casino siteleri slot siteleri
bahis siteleri canlı bahis siteleri

Sahte Diplomalar: Ülke Güvenliği İçin Bir Tehdit mi?

GÜNDEM/GÜNCEL 14.11.2024 - 00:13, Güncelleme: 14.11.2024 - 00:13 191 kez okundu.
 

Sahte Diplomalar: Ülke Güvenliği İçin Bir Tehdit mi?

Yeni nesil habercilik sahibi ve yazar Vahit KOÇ Sahte Diplomalar adlı köşe yazısı ile bir konunun önemimi gündeme taşıdı
Bugünlerde öyle duyumlar alıyorum ki, gerçek olabileceğini dahi düşünmek istemiyorum. Bildiğimiz gibi, geçtiğimiz aylarda sahte diploma skandalları gündemden düşmedi. Ancak genellikle tekil vakalarla sınırlı haberler servis edildi. Görünmesi istenen bu muydu, bilmiyorum; ama toplumun birçok kesiminde, bu meselenin yüzeyde görünenin ötesinde bir sistem sorunu olabileceğine dair derin bir endişe var. Kıymetli okuyucularım, sahte diplomanın sadece bireysel bir hile olarak görülmesi, meseleyi sığ bir şekilde ele almak olur. Olaya daha derinden bakarsak, çok büyük algıların toplumu derinden sarsacağı bir gerçekle karşı karşıya kalabiliriz. Mesela, bazıları bu sahte diploma belgeleriyle sadece özel sektörde değil, kamuda da saygın ve stratejik konumlara geldiyse? Yanlış anlaşılmasın, şimdilik sadece mesela diyorum. Düşünün ki, bir gün bir başsavcının veya bir hakimin kısa sürede “üniversite diploması alarak” bu mevkiye geldiği ortaya çıkarsa. Hukukun temeli olan adaletin kalesi olan savcılarımız, hakimlerimiz arasında sahte diplomayla haksız yere yükselen birileri varsa, bu hem yürekten, hak ederek bu mertebeye dişini tırnağına takarak gelmiş savcı ve hakimlerimizi, hem de halkın devlete duyduğu güveni etkiler. Hatta bu tür ifşalar sadece bireyleri değil, kurumları ve ülkenin adalet sistemine olan güveni bile sarsabilir. O zaman “Bunu ifşa eden haindir” denirse, orada başka bir paradoks başlar. İfşa eden mi hain olur, yoksa ifşa etmeyip bunu saklayan, hatta bu işlerden nemalananlar mı hain sayılır, bilemiyorum. Aslında daha da endişe verici olan, bu durumun bilenler tarafından saklanıyor olma ihtimali. Bir gün bu saklanan gerçeklerin ortaya çıkması, ülke gündeminde deprem etkisi yaratabilir. Devletin güvenilirliği sarsılırsa, adalet sistemine olan inanç çöker. Ülkemizin geleceği adına, liyakat temelli atamaların önemi burada bir kez daha belirginleşiyor. En temel görev, bu tür skandallara göz yummamak, halkın güvenini diri tutacak bir şeffaflık mekanizması oluşturmaktır. Her şeyden önce, devletin “gerçek liyakat” ilkesine göre işlemesi, hem bireylerin haklarına hem de ülkenin uzun vadeli güvenliğine katkıda bulunur. Çünkü sahte diplomaların örttüğü her yalan, halkın umutlarına ve inançlarına vurulmuş bir darbedir.
Yeni nesil habercilik sahibi ve yazar Vahit KOÇ Sahte Diplomalar adlı köşe yazısı ile bir konunun önemimi gündeme taşıdı

Bugünlerde öyle duyumlar alıyorum ki, gerçek olabileceğini dahi düşünmek istemiyorum. Bildiğimiz gibi, geçtiğimiz aylarda sahte diploma skandalları gündemden düşmedi. Ancak genellikle tekil vakalarla sınırlı haberler servis edildi. Görünmesi istenen bu muydu, bilmiyorum; ama toplumun birçok kesiminde, bu meselenin yüzeyde görünenin ötesinde bir sistem sorunu olabileceğine dair derin bir endişe var.

Kıymetli okuyucularım, sahte diplomanın sadece bireysel bir hile olarak görülmesi, meseleyi sığ bir şekilde ele almak olur. Olaya daha derinden bakarsak, çok büyük algıların toplumu derinden sarsacağı bir gerçekle karşı karşıya kalabiliriz.

Mesela, bazıları bu sahte diploma belgeleriyle sadece özel sektörde değil, kamuda da saygın ve stratejik konumlara geldiyse? Yanlış anlaşılmasın, şimdilik sadece mesela diyorum.

Düşünün ki, bir gün bir başsavcının veya bir hakimin kısa sürede “üniversite diploması alarak” bu mevkiye geldiği ortaya çıkarsa. Hukukun temeli olan adaletin kalesi olan savcılarımız, hakimlerimiz arasında sahte diplomayla haksız yere yükselen birileri varsa, bu hem yürekten, hak ederek bu mertebeye dişini tırnağına takarak gelmiş savcı ve hakimlerimizi, hem de halkın devlete duyduğu güveni etkiler. Hatta bu tür ifşalar sadece bireyleri değil, kurumları ve ülkenin adalet sistemine olan güveni bile sarsabilir.

O zaman “Bunu ifşa eden haindir” denirse, orada başka bir paradoks başlar. İfşa eden mi hain olur, yoksa ifşa etmeyip bunu saklayan, hatta bu işlerden nemalananlar mı hain sayılır, bilemiyorum. Aslında daha da endişe verici olan, bu durumun bilenler tarafından saklanıyor olma ihtimali. Bir gün bu saklanan gerçeklerin ortaya çıkması, ülke gündeminde deprem etkisi yaratabilir.

Devletin güvenilirliği sarsılırsa, adalet sistemine olan inanç çöker. Ülkemizin geleceği adına, liyakat temelli atamaların önemi burada bir kez daha belirginleşiyor. En temel görev, bu tür skandallara göz yummamak, halkın güvenini diri tutacak bir şeffaflık mekanizması oluşturmaktır. Her şeyden önce, devletin “gerçek liyakat” ilkesine göre işlemesi, hem bireylerin haklarına hem de ülkenin uzun vadeli güvenliğine katkıda bulunur. Çünkü sahte diplomaların örttüğü her yalan, halkın umutlarına ve inançlarına vurulmuş bir darbedir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.