Salepçioğlu İşhanı Vakfiyesine Ters Bir Karar: Esnaf ve Toplum Adına Bir Kayıp
Salepçioğlu İşhanı Vakfiyesine Ters Bir Karar: Esnaf ve Toplum Adına Bir Kayıp
Tarih boyunca vakıflar, toplum yararına faaliyet göstermek ve sosyal adaletin tesisi için çalışan önemli kurumlar olarak öne çıkmıştır.
Vakıf anlayışı, mülklerin gelirlerini toplumsal fayda adına kullanma özüne dayanırken, aynı zamanda manevi değerlerin korunmasını da temin eder. Ancak günümüzde bu anlayışın ticari çıkarlarla örtülmeye başlandığı görülmektedir. Bu değişim sücünın çarpıcı örneklerinden biri, İzmir’in tarihi Kemeraltı çarşısında yer alan Salepçioğlu İşhanı üzerinden somutlaşmıştır.
Vakıf Amacından Uzaklaşma: Salepçioğlu İşhanı Örneği
Salepçioğlu İşhanı, 150 esnafın ve bu esnaflarla birlikte çalışan 600 kişinin ekmek kapısı olan önemli bir ticaret merkeziydi. Tarihi ve kültürel dokusuyla vakıf geleneğinin özünü yansıtan bu işhanı, maalesef vakıf yöneticilerinin ticari odaklı yaklaşımları nedeniyle esnafın elinden alınmaya çalışılmaktadır. Son olarak otel ve turizm tesisi olarak kullanılmak üzere ihaleye çıkarılması kararlaştırılan bu yapı, vakıf anlayışının toplumsal fayda yerine ticari kazanca evrildiğinin çarpıcı bir göstergesidir.
Bu durum sadece ekonomik anlamda değil, manevi boyutta da derin yaralar açmış ve “vakıflar” kavramının temel ilkelerine aykırı bir durum ortaya koymuştur. Vakıf mallarının bu şekilde ticarileştirilmesi, vakfiyelerde belirtilen toplumsal hizmet ve yardım amacını zedelemektedir.
Esnafın Mağduriyeti ve Dayatmalar
Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün 17 Aralık tarihinde gerçekleştirilecek ihale kararı, işhanındaki esnafı büyük bir belirsizliğe sürüklemiştir. Daha önceki ihalenin iptaliyle umutlanan esnaf, yeni ihalede kira bedellerinin iki katına çıkarılması ve tahliye tehdidiyle büyük bir şok yaşamıştır. Esnafın görüşü alınmadan alınan bu kararlar, şeffaflıktan uzak ve tek taraflı bir yönetim anlayışını ortaya koymaktadır.
Salepçioğlu İşhanı’nda yaşanan bu durum, vakıf mallarının anonim şirket mantığıyla yönetildiği ve toplumsal çıkarlardan uzaklaşıldığı bir tabloyu gözler önüne sermektedir. Özellikle, vakıf kiracılarından alınan gelirlerin hizmetlere yönlendirilmek yerine ekonomik yatırımlara kaydırıldığı yönündeki iddialar, toplumun vakıf kurumlarına olan güvenini zedelemektedir.
Vakıf Geleneğinin Zedelenmesi
Türkiye genelinde birçok vakıf mülkü, benzer biçimde ticari projelere dönüştürülerek kiracılara yüksek zamlar dayatılmaktadır. Bazı vakıf mülklerinde kira artış oranlarının %400’den %1700’e kadar çıktığı ve esnafların hukuksuz şekilde tahliye edildiği örnekler, bu sorunların yaygınlığını göstermektedir. Oysa vakıflar, toplumsal dayanışmayı destekleyen, insan odaklı bir yapıyı korumakla yükümüldür.
Esas Sorular ve Çözüm Önerileri
Salepçioğlu İşhanı olayı, vakıfların yönetim anlayışı üzerine bir dizi soruyu beraberinde getirmektedir:
Vakıfların temel misyonu insan odaklı bir hizmet anlayışı mı, yoksa ticari kazç mı olmalıdır?
Toplumsal yarar yerine ekonomik çıkarın öne çıkarılması, vakfiyelerin temel felsefesine aykırı değil midir?
Vakıflar yönetimi, kararlarını kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşmaktan neden kaçınmaktadır?
Bu kararlar alınırken Diyanet gibi dini otoritelerin görüşü alınmakta mıdır?
Vakıf Ruhunu Yaşatmak Ortak Bir Sorumluluktur
Salepçioğlu İşhanı’nda yaşanmakta olan sorun, vakıf ruhunun günümüz şartlarında yeniden tanımlanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Vakıflar, toplumsal fayda ve adalet anlayışından uzaklaşmamalı; şeffaflık, hesap verebilirlik ve dayanışma ilkelerine uygun çalışmalıdır. Vakfiyelerin temelinde yatan manevi değerlerin korunması, sadece vakıf yönetimlerinin değil, aynı zamanda toplumun da ortak sorumluluğu olmalıdır.
Bu bağlamda, Salepçioğlu İşhanı gibi tarihi mekânların geleceği, sadece bugünün değil, gelecek kuşakların hakları gözetilerek planlanmalıdır
İzmir HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.