casino siteleri slot siteleri
bahis siteleri canlı bahis siteleri
Hakan KANBER / KöşeliYorum
Köşe Yazarı
Hakan KANBER / KöşeliYorum
 

Sabır Efendi

Devrin birinde, bir adam yaşarmış… Bilge, dürüst, düşünce frekansı ve dünya görüşü çağdaşlarına göre daha üst seviyelerde olan birisi… Bu özelliklerinden dolayı, sık sık saçma sapan sorulara maruz kalır, “yoldan çıkanlar” yol yordam (!) sual ederlermiş kendisinden. O da can sıkıcı soruların sahiplerini adam yerine koymaz, “küfür” yoluyla cevaplar verirmiş. Kendisine akıl danışanlar arasında; sıradan ahaliden olanların yanı sıra yönetim kademelerinde görev yapanlar ve şehrin kalantorları da bulunurmuş. Rüşvet alanlar, hırsızlık yapanlar, adam kayıranlar, alkolikler, zinakarlar ve daha türlü çeşit halt yiyenler…   ***   Kahramanımız, bir gün kendisini şehrin kadısının huzurunda bulmuş… Verdiği küfürlü cevaplardan memnun kalmayan birkaç “hatırlı” kişi kendisini şikâyet etmiştir. Kadı, hiddetli; “Bre melun, utanmaz mısın önüne gelene küfürler savurmaya…” diye azarlar ve savunma yapmasına dahi izin vermeden cezayı kesiverir: 40 değnek… Sonra da sert ve yüksek perdeden bir ses tonuyla uyarır; “Bir daha bu şikâyetlerden karşıma gelirsen, dilini kestireceğim senin!”   ***   Cezasını çeken kahramanımız, tekrar ahalinin arasına karışır… Türlü çeşit, saçma sapan sorular yine kendisini bulmaktadır: “Okkada hile yaptım. Ne yapmalıyım?” “Cennetteki huri sayısı az değil mi?” “Evdeki hizmetçi kadını mutfakta sıkıştırdım. Günahı çok mudur?” “Oruçluyken aklımdan falancanın karısını geçirdim. Bunun kefaretini nasıl ödemeliyim?” vs… Bizimki, küfür etmemek için her defasında dişlerini dudaklarına geçirir, duyulur duyulmaz bir sesle; “Ya sabır, ya sabır…” dermiş! Kolay mı? Kadı, ikincisinde dilini kesecek!   ***   Gel zaman, git zaman adamın adı “Sabır Efendi”ye çıkmış. Sabır Efendi aşağı, Sabır Efendi yukarı… Günlerden bir gün, Sabır Efendiyi şehrin tanınmış kişilerinden falanca bey, konağına davet etmiş. O da gitmiş. Yenilmiş, içilmiş sonra kahve faslına geçilmiş. Bol köpüklü kahveler höpürdetilirken, falanca bey; Sabır Efendinin sabır taşını çat diye ortadan ikiye ayıran soruyu yapıştırıvermiş: “Benim dördüncü karının beraberinde getirdiği yetişkin bir üvey kızım var. Çok güzel. Ona nikâh kıymayı, beşinci karım yapmayı düşünüyorum. Bana düşer mi?”   ***   At kaçmış, torba düşmüş… Sabır Efendi, öfkeden kızıl kan rengine dönen suratı, gök gürültüsünü andıran sesiyle avazı çıktığı kadar bağırıyor, ağzından köpükler saçarak, konak odasını dört dönüyormuş. Küfürlerin bini bir pula…   ***   Yaka paça kadı efendinin huzuruna çıkarılan bizim ‘Sabır Efendi’ye bu sefer söz hakkı verilmiş. E ne de olsa dili kesilecek. “Konuş” demiş, kadı. “Dilin kesilmeden önceki son sözlerini söyle.” Sabır Efendi, 40 sopadan öncekilerden alarak konak odasındaki “sapık” soruya kadar her şeyi bir çırpıda anlatmış ve eklemiş: “Kadı Efendi, ben işte böylelerine sövüyorum. Şimdi sen söyle; sövmekte haklı mıyım haksız mıyım?” Kadı Efendi düşünür ve dilini kesmekten vazgeçer. Ama 10 değnek ceza verir! Bunun üzerine kahramanımız nedenini sorar. Kadının verdiği cevap manidardır: “Bu defa hak edene az sövdüğün için 10 değnek ceza verdim…”
Ekleme Tarihi: 14 Kasım 2022 - Pazartesi

Sabır Efendi

Devrin birinde, bir adam yaşarmış…

Bilge, dürüst, düşünce frekansı ve dünya görüşü çağdaşlarına göre daha üst seviyelerde olan birisi…

Bu özelliklerinden dolayı, sık sık saçma sapan sorulara maruz kalır, “yoldan çıkanlar” yol yordam (!) sual ederlermiş kendisinden.

O da can sıkıcı soruların sahiplerini adam yerine koymaz, “küfür” yoluyla cevaplar verirmiş.

Kendisine akıl danışanlar arasında; sıradan ahaliden olanların yanı sıra yönetim kademelerinde görev yapanlar ve şehrin kalantorları da bulunurmuş.

Rüşvet alanlar, hırsızlık yapanlar, adam kayıranlar, alkolikler, zinakarlar ve daha türlü çeşit halt yiyenler…

 

***

 

Kahramanımız, bir gün kendisini şehrin kadısının huzurunda bulmuş…

Verdiği küfürlü cevaplardan memnun kalmayan birkaç “hatırlı” kişi kendisini şikâyet etmiştir.

Kadı, hiddetli; “Bre melun, utanmaz mısın önüne gelene küfürler savurmaya…” diye azarlar ve savunma yapmasına dahi izin vermeden cezayı kesiverir: 40 değnek…

Sonra da sert ve yüksek perdeden bir ses tonuyla uyarır; “Bir daha bu şikâyetlerden karşıma gelirsen, dilini kestireceğim senin!”

 

***

 

Cezasını çeken kahramanımız, tekrar ahalinin arasına karışır…

Türlü çeşit, saçma sapan sorular yine kendisini bulmaktadır:

“Okkada hile yaptım. Ne yapmalıyım?”

“Cennetteki huri sayısı az değil mi?”

“Evdeki hizmetçi kadını mutfakta sıkıştırdım. Günahı çok mudur?”

“Oruçluyken aklımdan falancanın karısını geçirdim. Bunun kefaretini nasıl ödemeliyim?” vs…

Bizimki, küfür etmemek için her defasında dişlerini dudaklarına geçirir, duyulur duyulmaz bir sesle; “Ya sabır, ya sabır…” dermiş!

Kolay mı? Kadı, ikincisinde dilini kesecek!

 

***

 

Gel zaman, git zaman adamın adı “Sabır Efendi”ye çıkmış.

Sabır Efendi aşağı, Sabır Efendi yukarı…

Günlerden bir gün, Sabır Efendiyi şehrin tanınmış kişilerinden falanca bey, konağına davet etmiş. O da gitmiş. Yenilmiş, içilmiş sonra kahve faslına geçilmiş.

Bol köpüklü kahveler höpürdetilirken, falanca bey; Sabır Efendinin sabır taşını çat diye ortadan ikiye ayıran soruyu yapıştırıvermiş:

“Benim dördüncü karının beraberinde getirdiği yetişkin bir üvey kızım var. Çok güzel. Ona nikâh kıymayı, beşinci karım yapmayı düşünüyorum. Bana düşer mi?”

 

***

 

At kaçmış, torba düşmüş…

Sabır Efendi, öfkeden kızıl kan rengine dönen suratı, gök gürültüsünü andıran sesiyle avazı çıktığı kadar bağırıyor, ağzından köpükler saçarak, konak odasını dört dönüyormuş.

Küfürlerin bini bir pula…

 

***

 

Yaka paça kadı efendinin huzuruna çıkarılan bizim ‘Sabır Efendi’ye bu sefer söz hakkı verilmiş.

E ne de olsa dili kesilecek.

“Konuş” demiş, kadı. “Dilin kesilmeden önceki son sözlerini söyle.”

Sabır Efendi, 40 sopadan öncekilerden alarak konak odasındaki “sapık” soruya kadar her şeyi bir çırpıda anlatmış ve eklemiş:

“Kadı Efendi, ben işte böylelerine sövüyorum. Şimdi sen söyle; sövmekte haklı mıyım haksız mıyım?”

Kadı Efendi düşünür ve dilini kesmekten vazgeçer. Ama 10 değnek ceza verir! Bunun üzerine kahramanımız nedenini sorar. Kadının verdiği cevap manidardır:

“Bu defa hak edene az sövdüğün için 10 değnek ceza verdim…”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.