Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde 9 Eylül 1923 tarihinde kurulan Cumhuriyet Halk Partisi, o tarihten 10 kasım 1938 tarihine kadar Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yönetildi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra 26 Aralık 1938 tarihinde yapılan olağanüstü kongrede genel başkanlığa İsmet İnönü seçildi. Kesintisiz 33 yıl genel başkanlık yapan İsmet İnönü, 19 Mayıs 1950 tarihinde iktidarı Demokrat Partiye kaptırarak solu muhalefete düşürdü. Solun muhalefetteki mücadelesi 12 yıl sürdü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile İsmet İnönü dönemini saymazsak işte ilk ihanetler bu tarihte gerçekleşti.
8 Mayıs 1972 tarihinde parti meclisi için yapılan güven kurultayında Bülent Ecevit yanlıları 507’ye karşı 709 oy ile güven oyu alması üzerine 8 Mayıs 1972 tarihinde istifa eden İsmet İnönü’nün yerine 14 Mayıs 1972 tarihinde Bülent Ecevit genel başkanlığa seçildi ve ilk ihanetini 14 Mayıs 1973’te sol oylarını %33,3’e çıkararak yaptı. 1974 tarihinde Milli Selamet partisi genel başkanı Necmettin Erbakan’la kurduğu koalisyon hükümetiyle başbakan oldu bu süre içinde Kıbrıs barış hareketini gerçekleştirdi. Daha önce satılan bazı kamu kurumlarını devletleştirerek o dönem ekimi yasak olan haşhaş, şeker pancarı, ay çiçeği, tütün gibi ürünlerin ekimini serbestleştirerek köy kooperatifleri kurarak tarımı hayvancılığı geliştirerek sola büyük ihaneti yaptı. 1977 tarihinde girdiği seçimde sol oylarını %41,4’e çıkarıp tarihin en büyük ihaneti yapmıştır. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra siyasi partilerin kapanmasıyla yasaklı duruma düşen Ecevit, CHP genel başkanlığından istifa ederek basın yoluyla askeri cuntaya karşı mücadele vererek sola ihanetini sürdürdü. 1984 tarihinde faaliyetlerine izin verilen eski siyasi partiler açılmaya başlandı. Daha önce genel başkanı olduğu CHP kurmaylarına haber göndererek CHP’yi açma çağrısında bulundu. O günkü kurmaylardan Deniz Baykal, Ali Topuz, Önder Sav, Eşref Erdem gibi isimlerden gelen cevap şu; ‘’Sen hem partiden hem de genel başkalıktan istifa ettiğin için partiyle ilişkin bitmiştir.’’ Kısacası Ecevit kapının önüne konmuştu. Gelen bu cevap üzerine 14 Kasım 1985 tarihinde Demokratik Sol partiyi yani DSP’yi kurarak siyasi arenada yerini almıştı. 1987 tarihinde girdiği seçimde %9, 1991’de %7.5, 1995 tarihinde solun birinci partisi 1999’da da %22 oy alarak solu Türkiye’nin birinci partisi yaparak sola son ve büyük ihanetini gerçekleştirdi ve başbakan oldu.
Gelelim solun diğer ihanetçilerine. Birinci ihanetçi rahmetli Bülent Ecevit demiştik, ikinci ihanetçi ise Mustafa Sarıgül.
Mustafa Sarıgül’ün ihanetleri saymakla bitmiyor. 1987 tarihinde Erdal İnönü liderliğindeki SHP’de ön seçimde en yüksek oyu alarak listenin üst sıralarında yer alan Sarıgül o seçimde kullanılan tercihli oyların da çoğunu alarak Türkiye Büyük Millet Meclisine giren en genç milletvekili olarak tarihteki yerini aldı. Akabinde meclisin en genç idare amiri olarak seçilen ve 1994 tarihinde DSP’de Şişli Belediye başkan adayı olan Sarıgül o seçimi kaybediyor ve yine 1999 tarihinde DSP’de Şişli Belediye başkan adayı olmuştur. Fazlasıyla yüksek oy alıp Şişli Belediye başkanı seçilerek sola ihanetlerine devam ediyor. Daha sonra 2003 yılında CHP’ye üye olan Sarıgül, siyasi mücadelesini 50 yıldır iktidar olamayan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu parti olan CHP ve sol ideolojiyi iktidara taşımayı kendine ilke ediniyor ve mücadelesini bu yönde sürdürüyor. 28 Mart 2004 yerel seçimlerinde CHP’den aday olduğu Şişli Belediye başkan adaylığında solun oylarını Şişli’de %67’ye çıkararak bir ihanet daha gerçekleştiriyor. En büyük hayali solu iktidara taşımak olan Sarıgül uzun yıllardır CHP genel başkanı olan, devamlı partiyi değil de kendisini ve ekibini iktidarda tutan, iktidar hedefi olmayan Deniz Baykal’a karşı liderlik yarışını kafasına koyan Sarıgül, 29 Ocak 2005 tarihinde CHP liderliğine aday oldu. Baykal ve ekibinin delege üzerine kurduğu bütün baskılara rağmen 500’e yakın delegenin oyunu alarak yarışı kaybeden Sarıgül, 24 Mart 2005 tarihinde yüksek disiplin kurulu tarafından kurultaydaki delegelerin tartışmalarına sebep olduğu gerekçesiyle partiden ihraç edildi. 2009 yılında Baykal ve politbürosunu aşamayacağını anlayınca DSP’ye geri dönerek tekrar Şişli Belediye başkan adayı olan Sarıgül, %55 oy oranıyla sola bir ihanet daha yaptı. Kendi düşüncesine göre Türkiye’de yeni bir değişimci partiye ihtiyaç vardı, bu yüzden yeni bir parti kurma çalışmalarına başladı. Bu bağlamda Temmuz 2009 tarihinde DSP’den istifa eden Sarıgül, Türkiye Değişim Hareketini başlattı. 2010 yılı ortalarında partisini kuracağını açıklayan Sarıgül, partinin tüzük taslaklarını medyaya açıkladı. 22 Haziran 2010 tarihinde yaptığı basın toplantısında Türkiye Değişim Hareketi’nin partileşmeyeceğini, bir kaset skandalıyla CHP genel başkanlığından istifa eden, yerine CHP genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun o dönem estirdiği rüzgarı kesmemek adına ekip arkadaşlarını kırmak pahasına destek vererek sola son ihanetini de gerçekleştirdi.