Kabul edelim ki;
Kabahatin büyüğü biz CHP'liler de dir.
Kurucumuzun ölümünden sonra yerine geçen her genel başkanı onunla mukayeseye kalkıştık.
Onu aşamamayınca da yenisinin arayışına girdik.
Halbu ki o milletlerin tarihinde bin yılda gelebilen bir istisnaydı.
Bunu kabullenip,makul olanı isteseydik,muhtemelen hem başarılı hem de mutlu olabilirdik.
Aynı durum Kılıçdaroğlu içinde geçerliydi.
Emekli olduktan sonra siyasete atılmış bir kişiden çok şeyler bekledik.
Rakibimiz öylemiydi?
Daha gençken Kasımpaşa'nın sokaklarını arşınlamış,partisinde önce ilçe başkanı,il başkanı olarak görev yaptıktan sonra İstanbul Büyükşehir başkanlığına oradan da iktidara yürümüş.
O nedenle de halkın nerede,ne zaman,nasıl davranacağını ezbere biliyor.
Rakibimiz,bunları tek başına da yapmamış.
Önce kendine ayak uyduracak kadın- erkek uç beylerini hazırlamış,onlar vasıtasıyla toplumun kılcal damarlarına ulaşmış.
Bu nedenle model de,sonuçları da ortada dururken her aklına esenin uçuk modellerine de ihtiyaç yok.
Yapılacak tek şey her ilçede; Toplumun kılcal damarlarına ulaşacak,ağzı laf yapan,nerede nasıl davranacağını bilen yeter sayıda kadın ve erkekten oluşan yeni yönetimler oluşturup sokağa çıkmaktır.
Unutulmasın,siyasette mucizelere yer yoktur.
Güven veren ve çalışan kazanır.