Bu yıl hepimiz, Atatürk'ün liderliğinde, halkla bütünleşerek işgalci Yunan ordusunu, İngiliz, Fransız ve İtalyan'ları ülkemizden püskürterek, Türkiye Cumhuriyeti'ni ilan ettiği ve ilk Cumhurbaşkanımız olduğu günün 100. yılı.
Atatürk, bugünün Türkiye'sini görse ne düşünürdü acaba?
Her yerde, her sınıfta portresini, tişörtlere, fincanlara işlenmiş imzasını, 85 yıl önce öldüğü 10 Kasım’da yıllar yılı aynı heyecan ile anılmaktan kesinlikle mutlu olur ve etkilenirdi.
Ülkenin ekonomisinden, eğitim sisteminin geldiği noktadan, aldığı göçlerle Avrupa'nın en kalabalık ülkesine dönüşmesinden, ilerideTürklerin neredeyse azınlıkta kalması ihtimali karşısında hayrete düşer miydi?
Mart 2003’te Başbakan, 2014’te Cumhurbaşkanı olan Sn. Tayyip Erdoğan'ın yıllar yılı ülkenin tek hakim figürü olması,
Yine Sn. Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı, Başbakan, Parti Başkanı, hatta fiilen Merkez Bankası Başkanı olması,
Bir zamanlar büyük bir siyasi figür olan Türk Ordusunun yeniden tanımlanması karşısında ne düşünürdü?
Şaşırırmıy dı?
Ülkeye karanlıkların gelmesinin ve yozlaşmanın önüne geçmenin tek yolu, hiç kimseyi ötekileştirmeden, toplumsal uzlaşı ve barış ile birlikte hareket etmektir.
Bu ülkenin nasıl kurtulduğunu asla unutmadan, 1923 yılının mücadeleci yapısını örnek alarak, eşit, özgür ve insan hakları çerçevesinde mücadele etmek hepimizin boynunun borcu olmalıdır.
Halkına güvenerek, mücadelesini katarak, bize Cumhuriyet ile birlikte eşit ve özgür bir ülke yaratan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza kadar devam etmesi için mücadele edeceğimize söz vermeliyiz.
Bu onlara vefa borcumuzdur da.
Bize miras bıraktıkları mücadele azmimizi yitirmediğimizi, emanetlerine sahip çıkmak için mücadelemize devam edeceğimizi herkesin bilmesi ve unutmaması için gayret etmeliyiz.
Çağdaş bir ülkede yaşamak için, hava kadar su kadar cumhuriyet ve demokrasiye ihtiyacımız var.
Hiç bir koşulda vazgeçemeyiz, asla ödün veremeyiz.
CUMHURIYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN TÜRKİYEM