İnsanı, insan yapan ve diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği duygularıdır.
Egosu… Kıskançlıkları… Korkuları, hırsı, başkalarını eleştirmesi… Sevgisi… İş ahlâkı… Etik değerleri… Vicdanı, hoşgörüsü… Ve en önemlisi EMPATİ duygusu.
Empati, kendimizi başkasının yerine koyup, onun duygu ve düşüncelerini samimi olarak anlama yeteneğidir.
Birisiyle empati kurabilmek için de öncelikle kendi duygularımızı da doğru anlamak zorundayız.
Bunun içinde öncelikle duygusal farkındalık bilincine sahip olmamız gerekir…
Müteahhitler, mühendisler, denetimi gerçekleştirenler, oturma izni verenler biraz empati duygusuna sahip olsalardı biz acaba asrın felaketini böyle mi yaşardık?
Bunca ev yıkılıp, 43 bin kişi ölür müydü?
Hatay tarihi geçmişi ile yok oldu.
Adıyaman, Malatya, Kilis, Osmaniye, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Elazığ'da nice ocaklar söndü, nice yürekler yandı.
Onlarla birlikte bizim de yüreğimiz yandı.
Doğrudur.
Depremler doğal afetlerdir.
Ama bu doğal afetlerin bu kadar kötü bitmesinin nedeni, demirden, tuğladan çalan müteahhitlerdir.
Zemin etüdü ve denetimi yapan mühendislerdir.
Belediyelerdir.
Görevini layıkıyla yapamayan her kişi, her kuruluştur.
Ama biz varsak, umut da vardır.
Şimdi mezhebimizi, ideolojimizi, etnik kökenimizi bir yere bırakıp, birlik ve beraberlik içinde olma günü.
Artık uzlaşma günü.
Biz Millet olarak nice güçlüklerden geçip zoru başarmış bir milletiz.
Birlik ve beraberlik içinde imkansızı başarır bu felaketten de güçlenerek çıkarız.
Depremi, çöküşleri atlatırız da, ahlaki depremi nasıl atlatacağız?
Pusuda bekleyenler, hemen battaniyelerin, elektrik sobalarının, jeneratörlerin fiyatını arttıran, Polis veya AFAD kıyafeti giyip evleri soymaya çalışan, acıları görmeyip, onların acılarından yararlanan empati yoksunu insanların yarattığı ahlâkî depremi, ahlâkî çöküşü nasıl atlatacağız?
Empati kullanıp, birbirimizi daha iyi anlayacağımız günlerdeyiz.
Aileleri bir araya getirip, onlara barınacak sıcak bir ev, sıcak bir yemek sağlamak, olumsuzlukları olumlu hale getirmek, yaraları bir an önce sarmak, daha iyi, daha mutlu bir toplum olmak için atılacak ilk adımlar olacaktır.
Yapacağımız tek şey bu süreçte yanlarında olmak, maddi ve manevi destek ile, dualarımız ile yardımcı olmak.
Bunu da atlatacağımız umudu ile devam etmeliyiz.
Umudumuzu asla kaybetmemeliyiz.
Gerçek mutluluk ne mal ne mülktür.
Düşeni kaldırma, gözyaşını silme, insana dokunup farkındalık yaratmaktır.
Artık nasıl daha iyi bir insan oluru tartışmak değil, iyi insan olma ve birbirimize kenetlenme zamanı.
Artık daha iyi bir insan olma zamanı.
Serpil Güleçyüz
Eğitimci-Yazar