Hızlandırılmış, hap bilgilerle yazıya başlayalım mı?
2004 yılından beri İzmir’de yerel medyanın içindeyim. Cicili bicili sözlere pek gerek yok. Direk konuya girelim. 1081 yılında Selçuklu akıncılarından Çaka Bey’in komutasında İzmir’i ele geçirdik. Neredeyse bin yıllık Türk yurdundayız dikkat edin!
Bugünlere hızlıca zoom girelim.Eğer yakın dönem siyasetine bakarsak sağcı bir yapısı olan İzmir, 1999 yılında terörist başının yakalanmasından beri önce DSP’nin sonrasında CHP’nin kalesi.
Peki bugünün ekonomik tablosu ne dersiniz?
Ödediği vergi rakamıyla ülke genelinde toplanan vergilerin yüzde 11.43’ünü tek başına karşılayan İzmir, geride kalan yılda hükümetten karşılık bulamadı. Koca kent kırk verdi, bir aldı!
Aldığı kamu yatırımlarda ise büyük hayal kırıklığı yaşadı.
Gelelim mi sokağa?
Sizce sokakta birini çevirip her hangi bir partiden 3 tane milletvekili ismi sayabilecek kişilerin oranı yüzde 5’i geçer mi?
Ne ekonomik ne de siyasi karşılık bulamadık anlaşılan.
Sizce sporda durum farklı mı?
Ya emeğe karşı durum ne? Mesela serbest bölgelerde çalışan bir beyaz yakalı aynı firmanın Avrupa’daki bir başka fabrikasında aynı işi yapan kişinin aldığı maaşın kaçta kaçını alıyor dersiniz?
Eskiden İzmir’i baronların yönettiğini düşünürdüm. O kadar yıl geçtikten sonra aynı insanları aynı koltuklarda yapışık görünce kalitesizliğin böyle bir vizyonu taşıyamayacağına net bir şekilde karar verdim.
Masonları, Mossad’ı hatta tapınak şövalyelerini de hızlıca eleyelim..
İzmir’in sahibi kim bilemiyorum ama sahipsizliğiyle darbe üstüne darbe yiyen bir duruşu çok kolay okunabiliyor..
Belki de soruyu tersten okumamız gerekiyor. Sahibi kim değil derseniz daha anlamlı olabilir!
1000 yıllık Türk yurdu sanırım biz Türklerin değil. Gerisi boş..
Yoruldum..
Eskiden muhtar muhtar gezer mahallenin sorunlarını yazar, hergün bir tam sayfa ile bunu gazetemizde aktarırdık.
Bir iş yaptığımızı sanardık ve öyleydi de...
Bugünlerde bir yorgunluk sarıp sarmaladı bizi. Entropi mi acaba?
Çatı katlarının 10 bin TL’den kiraya gittiği Balçova Korutürk Mahallesi’ndeyiz.
Poyraz Sokak ile Lodos sokağın kesiştiği yerden bu fotoğraf.
Eskiden haber yapardık bir gelişmeler olurdu. Artık öyle değil.
Eğitimden yerel yönetimlere kimse sallamıyor, cevap dahi vermiyor.
Adamlar okulların açılmasına az bir süre kala elektrik direklerini kaldırıp sistemi yeraltına almak için çalışmaya başladı.
Sokağın ortasında kum dağları koyup, toz toprakla bizi ölmeden gömmeye çalışıyor.
Sokakta kepçeyle çimento karıp artığını hortumla kanalları dolduruyor. Bu kanallardan gelen kokularla İzmir'in yaz aylarında bo.! koktuğunu söylemeye gerek yok!
Çoluk çocuk tozdan öksürmeye, hırıldamaya hatta hastalanmaya başladı.
Ne park, ne insanlar kimsenin umurunda değil. Zaten parkı akşam saatlerinde açık hava meyhanesine çevirenler ile köpeğinin tuvaleti sananlar dışında kullanan yok.
Sola doğru 8-10 bina sonra belediye başkanımız otursa da bu sahipsizlik belli ki kimsenin derdi