Sıkça kullandığımız argo bir terim var; “Cin olmadan adam çarpmak” diye…
Yani; bir işin ustası olmadan, yolunu yordamını öğrenmeden, alfabenin henüz A harfindeyken yüksek perdeden atıp tutmak, boyundan büyük işlere kalkışmak, karşısındakini zarara uğratmak!
Gündelik yaşamın hangi alanına bakarsanız bakın, çevrenizin adam çarpan ya da çarpmaya çalışan ‘cin’lerle sarılı olduğunu görürsünüz.
Çaresi bulunmaz, amansız, toplumu ciddi ölçekte tehdit eden bir hastalığa dönüşmüştür bu tiplerin varlığı.
Virüs gibidirler!
***
Çarşı, pazar, manav, market, toplu taşım araçları ve daha aklımıza gelen-gelmeyen her yerin bu ahlak fukarası ‘Cin olmamış, çarpıcılarla’ dolu olduğunu görürsünüz!
Tabiri caiz ise; adamın gözünden sürmeyi götürürler.
Götürdükleri ille de ekonomik boyutlu değildir. Hem olmasına da gerek yoktur. Senden, benden, ondan, bundan, şundan ne götürürlerse kardır kendileri için. Manevi değerlerinizi çalarlar!
Amaç; sadece götürmek, topluma parazit olmak...
Bu ‘cin’lerde; adab-ı muaşeret kuralları, toplumsal otokontrol sistemi ve ahlaki yapı sıfırın altında seyreder.
***
Bunlar gülünç olurlar, ama umursamazlar.
Hiçbir şeyden utanmaları yoktur. Utansalar bile belli etmezler. “Ar, namus; tertemiz” kuralını işletirler hep…
Asalak bir böcek gibi yaşamak, onların yaşam tarzı haline gelmiştir çünkü.
Yüzlerinin derisi, ayakkabı köselesinden daha kalındır. Ustura kesmez.
Yaşamları, başka bir bedende kan emerek yaşayan kene misalidir. Bundan ar ve hayâ etmezler. Aksine, bedavayı buldukları için mutlu olurlar.
Toplumun değer yargılarını hoyratça öğüten değirmen taşlarına benzerler.
Onları uyarmak için konuştuğunuz şeyleri sadece kendiniz duyar, kendiniz dinlersiniz. Takmazlar.
Bilgi ve görgü birikimleri yok denecek kadar azdır. Cahil olmak, cahil kalmaktan anlaşılmaz bir haz duyarlar.
Kallavi cahildirler.
***
Ama dilleri pabuç kadardır. Öğrendikleri birkaç süslü kelime ile kendi eğrilerini, size doğru diye kakalamaya çalışırlar. “Cahil cesur olur” sözü, onlar için söylenmiştir adeta.
Asıl işleri olan çarpıcılığı perdelemek için her kalıba girerler. Onlar için, amaçlarına ulaştıracak her yol mubahtır. Gerisi araba yolu…
Söz gelimi; kanca attıkları bir hedef mi var? Onlara 2-3 gün ver yeter. Kendilerini öyle bir allar pullar, size satarlar ki, işin aslını; yediğiniz kazığı çıkarmaya çalışırken fark edersiniz.
Kendilerine verilen her opsiyonu ve müsamahalı davranışı size karşı silaha dönüştürürler.
İyi niyetlilerden beslenirler. Ya da herkese enayi muamelesi yaparak, yoklama çekerler.
Onların tezgâh açtığı yer; ‘Yerse pazarıdır’
***
Aslında biraz da zavallıdır, onlar.
Deve kuşundan hiçbir farkları yoktur.
Başları kuma gömülüyken, orta yerde duran damdazlak, kabak gibi, tas gibi kıçlarını kimsenin görmediğini sanırlar. Bu anlamda aptallıklarının sınırı yoktur.
***
Anlattıklarım daha tam anlamıyla ‘cin’ olamamışlarıydı…
Ya bir de tam anlamıyla ‘cin’ olanlar?
Allah, hepimizi bu tiplerden korusun!
Amin…