Bu haftaki yazımda resmi kayıtlarda ‘işsiz’ olarak geçen ev kadınlarımızı irdeleyeceğim.
Resmiyette ‘işsiz’ ama her türden işi yapan, koltuk altlarında 5-10 karpuzu aynı anda taşıyan kadınlarımız…
Analarımız, bacılarımız, kızlarımız, hayat arkadaşı eşlerimiz…
***
Tuvalet temizliğinden çocuk bakıcılığına, aşçılıktan bulaşıkçılığa, çamaşırcılıktan ütücülüğe, terzilikten şoförlüğe, kırsalda ise ağır ırgatlığa, hamallığa kadar her çeşit işi yapan kadınlar...
Bu coğrafyada kadın olmak demek; aslında aynı anda her şey olmak demek...
İyi eş ve iyi anne olmak. Kısacası her şeyin en iyisini olmak...
“Kadın dediğinin eli iş tutmalı, becerikli olmalı, iyi yemek yapmalı, çocukları ve kocası için gerekirse kendi isteklerini feda etmeli” diye uzayan sorumluluklar listesi var onların.
İnsanın inanası gelmiyor bazen ama maalesef kadınlar kâğıt üzerinde erkeklerle eşit haklara sahip olsalar bile çoğu zaman ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor!
Yukarıda sıraladıklarımız bunu gün gibi ortaya koyuyor.
***
Erkek, ‘Kadın bedenen ve ruhen yorgunmuş, üzerine bir de çocuklar yeterince meşgul ediyormuş’ diye düşünmeden, sorumluluğu paylaşmak istemeden her şeyi önüne bekliyor.
İyi eğitim almış erkekler bile bunu yaparken, düşünün eğitimsizlerin halini.
Erkekler, (çeşitli araştırmalara göre, eğitimli ya da eğitimsiz- fark etmiyor) kadınlardan her şart altında hizmet bekliyor.
Peki, bu düzeni kim kurmuş ve niye böyle devam ediyor?
***
Bu durumu; sorgulamadan uygulayan kadınların bu hale getirdiklerini düşünüyorum.
Tamam, gelenek var, dini kurallar var, toplumsal bilmem neler var! Var oğlu var ama bence asıl suçlu kendileri…
Doğurdukları erkek evlatlarını, “Biz böyle gördük” deyip aynı tas, aynı hamam yetiştirmeye devam etmişler.
Emekle, özenle yetiştirdiğiniz çocuklar da sizlerin yaptığınız hataları yapsın istemiyorsanız, onlara sorumluluk almalarını ve paylaşmalarını öğretin.
Daha da önemlisi kendilerini ve çevrelerini sevmelerini, saygı duymalarını öğretin.
En vakitsiz zamanda bile onunla yapacağınız birkaç dakikalık sohbet, birçok şeyi değiştirecektir. Onlar bizim geleceğimiz. Siz her şeyden önce kendi doğurduklarınızı şekillendirmelisiniz.
Kutsal kitabımızda baş tacı edilen, ayaklarının altına cennet serilen kadınlarımızın hal-i pür melali ne yazık ki yüz yıllardır hiç değişmiyor!