“İzmir, artık ölmüş olan şehir.
Bakmayın taşralı göçmenlerin hadsiz hesapsız övgülerine.
Şan sineması yok, Cumhuriyet Lokantası yok, çakmak gazcı Kör Hafız yok, Fuar bitmiş, Kemeraltı ölmüş, Buca'nın Bornova'nın içine sıçılmış, Alsancak torbacı yatağı, Karşıyaka küçük Ankara olmuş...
Tilkilik tamamıyla Arapça levhalarla dolu, Aktaş Eczanesi yok, altın damlası yok, şerbetçiler kapanmış, Kosova Köftecisi terk-i diyar etmiş.
Levantenler ya yurtdışına çekip gitmiş ya da (küçük bir azınlığı) şehir dışına yerleşmiş. Kordon apaçi yurdu, boş beleş birahanelerle dolu. Onda da hepsinin camında low profile "kahvaltı" menüleri.
Varyant'ta camiden biraz önceki kahveyi, Kemeraltı ezogelin'i, Alsancak doğu tandır'ı, trafiğe açık ve İtalyan, Rum, Yahudi, Beyaz Rus, Ermeni esnaflarıyla 5 - 6 dilde günaydınlaşılan Kıbrıs Şehitleri Caddesini, kâğıt helvacıları, kolivacıları, sübyecileri, seyyar kumrucuları, Lunapark ve Göl Gazinolarını, Cincibir gazozlarını, Sütsan dondurmalarını görmeyen bir kitle habire İzmir'i övüyor duruyor.
Ancak övdükleri genelde kendileri...
Taşrayı ve eğlence anlayışını aynen İzmir'e taşıdılar, tek fark kızlı erkekli ortam taşradan biraz daha serbest ancak o da yakında çökecek. Artık İzmir'de kadınlar, geceleri eskisi kadar rahat değiller. Bundan 30 - 40 yıl önce dahi gece yarısından sonra iki kadın sokakta olabilirdi. Şimdi askıntı olanı, rahatsız edeni çok.
İzmir önceleri göçleri kaldırabiliyordu. Şehir, merkezlerden bağımsız uydu kentlere bölünmemişti. Göçle gelenler yerli ahalinin yaşadığı semtlere yerleşip, şehrin kültürüne - az çok - adapte olabiliyordu, şimdilerde ise her yana pıtrak gibi kurulan sitelerde İzmir kent kültürünü tanımadan ayda bir inilen AVM benzeri yerlerde sosyalleşen kitleler İzmir'de yaşıyor ama İzmirli olamıyor, gitgide de kendi örfünü ananesini dayatmaya başlıyor.
İzmir bitti.
Çok bakımsız kalmış ama geçmişi görkemli bir gül bahçesi gibi.
Çölden gelip, eski halini bilmeyen güzel zannediyor, eski halini bilen ise acı acı gülümsüyor.
Güzelyalı'dan denize girmiş, Kordon'dan balık tutmuş bir çocuğun acı dolu günlüğünden..."