casino siteleri slot siteleri
bahis siteleri canlı bahis siteleri
Hakan KANBER / KöşeliYorum
Köşe Yazarı
Hakan KANBER / KöşeliYorum
 

Öp, öp, öp

Baştan belirtmekte yarar var; aşağıda okuyacaklarınızı ‘istisnalar kaideyi bozmaz’ gerçeğine yaslanarak yazdım. Genel realite neyse gerçek odur. Yazdıklarımı ‘istisna’ olan hiçbir saygıdeğer siyasetçi üzerine alınmasın lütfen. Onları tenzih ediyor ve ayrı tutuyorum. Ve bu gibi konularda hep dediğim gibi yine diyorum: "İzahı olmayan bir şeyin mizahı olur."   ***   Yerel olsun, genel olsun; her seçim öncesinde çoğu siyasilerin sahalardaki görüntülerine midem bulanır, içim daralır, öfkeden başım döner! Gördüklerimi, gözlerime yeniden sorarım; “Bunlar doğru mu?” ‘Vücut dili’ denilen bilimi; kıyısından köşesinden bilenler bilir… Bu bilimin içinde olanlar hepsini bilir; siyasilerin saha çalışmalarında yaptıkları ‘abuk sabuk davranışlar’ın  (en iyi tahmin ile) yüzde 50’sinden fazlası yalan, abartı ve şov amaçlıdır… Belki de yüzde 90’ı… Bendeki kanaat bu, sizi bilmem…   ***   Türkiye şu anda yerel seçim öncesi atmosferini yoğun bir tempoyla yaşıyor. Haber merkezlerine adeta siyasi haber sağanağı var! Önümüze her gün şuradan buradan onlarca aday adayının, onlarca saha çalışma haberi geliyor. Ajanslardan, kendilerinin oluşturduğu özel basın birimlerinden, mensubu oldukları partilerin il ve ilçe yönetimlerinden vs… Ekranlar, gazeteler, internet siteleri her yer bu haberlerle dolu. Sahalarda ‘arz-ı endam’ eyleyen ‘zat-ı muhterem’ koca koca adamların siyaset uğruna, koltuk uğruna ‘seçmen tavlama’ yöntemlerini ‘temaşa’ ediyoruz! Temaşa ederken; gülüyor, “Bu işin yöntemi böyle olmamalı!” deyip, derinlere inip düşünüyoruz.   ***   Yazının girişinde de ifade ettiğim gibi; servis edilen haberlerin görüntüleri midemi bulandırıyor, içim kalkıyor! Toplumun geldiği/getirildiği/yıllar önce takılı kaldığı aynı yerde olmasını sindiremiyorum, üzülüyorum. Kim bilir? Buna belki de 37 yıllık gazetecilik hayatımda gördüklerimin birikimi neden oluyordur! “Aynı tas, aynı hamam, aynı kurna başı…” Her seçim öncesi ses ve görüntüler aynı, değişen tek gerçeklik; siyasilerin isimleri ve o siyasilerin mensubu olduğu partiler…   ***   El öpenler, yaşlı teyzelere, yaşlı amcalara sımsıkı sarılanlar, çocukları kucaklarına alanlar, anlamsızca alkışlamalar, üst üste yine-yeniden öpüşenler, salya-sümük yalayanlar, yanaktan makas alanlar, ‘çak’ yapanlar ve daha birçok zırvalıklar… Birisi de akıl edip; “Yahu şu siyasi projelerimi adam gibi anlatıp, adam gibi tokalaşıp, ziyaretimi tamamlayıp, gideyim” demiyor. Demiyor; çünkü ve ne yazık ki bizim milleti ‘tavlamanın’ yolu ‘öpmek’ten geçiyor! Öpeceksin ki ‘samimi’ olduğun anlaşılsın, öpeceksin ki oy alabilesin, öpeceksin ki vaatlerine inandırabilesin, öpeceksin ki seni kendinden sansın… Her şey ‘bir öpücük’le başlıyor. ***   Dönsen baksan; adam belki de kendi anasına-babasına, çocuğuna, akrabasına böyle sarılmıyordur, öpmüyordur… Vücut dili kendini ele veriyor da adamın bundan haberi yok… Görüntüler karşısında çoğu zaman istem dışı kahkaha attığım da oluyor. Bakıyorsun; saha ziyaretinde sıkı sıkıya sarıldığı vatandaştan bir türlü ayrılmıyor, üst üste öpücükler konduruyor eline ya da yüzüne, bırakmıyor hatta… Niyet belli; o sahne bir fotoğraf karesinde ölümsüzleşsin istiyor… Basında-medyada, afişte falan kullanacak o kareyi… ‘Velfecri’ni okuyan gözleriyle çevresini saran kalabalık arasında fotoğraf çekenlerin işlerini iyice yapmasını bekliyor, poz veriyor, fotoğraf çekenlere açı sağlıyor. Ahtapot gibi sarıldığı vatandaş; ne olduğunu anlamaya çalışıyor, sarmaldan kurtulmaya çalışıyor ama o bırakmıyor! İşin ironik tarafı aynı siyasetçi seçildikten sonra bir koruma ordusuyla dolaşıyor, değil öpüşmek/tokalaşmak, yanına bile yaklaşılmıyor!   ***   Gelişmiş ülkelerin hangisinde bizde yaşanan bu zırvalıkları görebilirsiniz? Hiç birinde… Adı üstünde; adamlar ‘gelişmiş’ Bizim gibi ‘az gelişmiş’ değiller ki! Oralarda bu tip siyasetçiler en hafif tepkiyle kibarca kovulurlar, oy moy da alamazlar, bizde rağbet görüyorlar. Sonra rağbet gördüklerinden oy alıp; benim gibi rağbet göstermeyen, üstüne üstlük bir de midesi bulananları ‘topyekûn’ yönetiyorlar! Sarılmalar, öpüş-kokuş olmalar, verilen vaatler, bu vaatler için alınan notlar falan geçmişte kalıyor. Makamında ziyaret etmeye kalksanız ‘kırk kıbleye namaz kılmak’ zorunda bırakılırsınız, ziyaret etme çabanız, ‘çaba’dan öteye geçemez!   ***   Her zaman ve her zeminde söylerim; “Siyaset, her insanın yapacağı bir iş değildir!” diye… Bir kere sağlam bir midenizin olması lazım… Sonra çelik gibi sinir sisteminiz… Bir değil, birden çok kişilik gerektirir! İyi bir tiyatro oyunculuğu; bu işin ‘olmazsa olmaz’ıdır… Dahası da var ama oralara girmeyeyim…   ***   Kendinizi öptürmeyi sevmiyorsanız dikkatli olun! Bu aralar çarşı-pazar, cadde, sokak, her yer ‘tuttuğunu öpen’ siyasetçilerle dolu… Saha çalışması yapıyorlar ya… Muhitimizin geçen haftaki semt pazarında siyasilerden birinin elinden zor kurtuldum! Beni neredeyse öpecekti! İki elim de zerzevat poşetleriyle dolu, adam bir anda bana sarıldı, dudaklarını büzüp öpme pozisyonu aldı ama başaramadı, çevik bir hareketle hamlesini bertaraf ettim!    
Ekleme Tarihi: 05 Ocak 2024 - Cuma

Öp, öp, öp

Baştan belirtmekte yarar var; aşağıda okuyacaklarınızı ‘istisnalar kaideyi bozmaz’ gerçeğine yaslanarak yazdım. Genel realite neyse gerçek odur. Yazdıklarımı ‘istisna’ olan hiçbir saygıdeğer siyasetçi üzerine alınmasın lütfen. Onları tenzih ediyor ve ayrı tutuyorum. Ve bu gibi konularda hep dediğim gibi yine diyorum: "İzahı olmayan bir şeyin mizahı olur."

 

***

 

Yerel olsun, genel olsun; her seçim öncesinde çoğu siyasilerin sahalardaki görüntülerine midem bulanır, içim daralır, öfkeden başım döner!

Gördüklerimi, gözlerime yeniden sorarım; “Bunlar doğru mu?”

‘Vücut dili’ denilen bilimi; kıyısından köşesinden bilenler bilir… Bu bilimin içinde olanlar hepsini bilir; siyasilerin saha çalışmalarında yaptıkları ‘abuk sabuk davranışlar’ın  (en iyi tahmin ile) yüzde 50’sinden fazlası yalan, abartı ve şov amaçlıdır… Belki de yüzde 90’ı…

Bendeki kanaat bu, sizi bilmem…

 

***

 

Türkiye şu anda yerel seçim öncesi atmosferini yoğun bir tempoyla yaşıyor.

Haber merkezlerine adeta siyasi haber sağanağı var! Önümüze her gün şuradan buradan onlarca aday adayının, onlarca saha çalışma haberi geliyor.

Ajanslardan, kendilerinin oluşturduğu özel basın birimlerinden, mensubu oldukları partilerin il ve ilçe yönetimlerinden vs…

Ekranlar, gazeteler, internet siteleri her yer bu haberlerle dolu.

Sahalarda ‘arz-ı endam’ eyleyen ‘zat-ı muhterem’ koca koca adamların siyaset uğruna, koltuk uğruna ‘seçmen tavlama’ yöntemlerini ‘temaşa’ ediyoruz!

Temaşa ederken; gülüyor, “Bu işin yöntemi böyle olmamalı!” deyip, derinlere inip düşünüyoruz.

 

***

 

Yazının girişinde de ifade ettiğim gibi; servis edilen haberlerin görüntüleri midemi bulandırıyor, içim kalkıyor!

Toplumun geldiği/getirildiği/yıllar önce takılı kaldığı aynı yerde olmasını sindiremiyorum, üzülüyorum.

Kim bilir? Buna belki de 37 yıllık gazetecilik hayatımda gördüklerimin birikimi neden oluyordur!

“Aynı tas, aynı hamam, aynı kurna başı…”

Her seçim öncesi ses ve görüntüler aynı, değişen tek gerçeklik; siyasilerin isimleri ve o siyasilerin mensubu olduğu partiler…

 

***

 

El öpenler, yaşlı teyzelere, yaşlı amcalara sımsıkı sarılanlar, çocukları kucaklarına alanlar, anlamsızca alkışlamalar, üst üste yine-yeniden öpüşenler, salya-sümük yalayanlar, yanaktan makas alanlar, ‘çak’ yapanlar ve daha birçok zırvalıklar…

Birisi de akıl edip; “Yahu şu siyasi projelerimi adam gibi anlatıp, adam gibi tokalaşıp, ziyaretimi tamamlayıp, gideyim” demiyor.

Demiyor; çünkü ve ne yazık ki bizim milleti ‘tavlamanın’ yolu ‘öpmek’ten geçiyor!

Öpeceksin ki ‘samimi’ olduğun anlaşılsın, öpeceksin ki oy alabilesin, öpeceksin ki vaatlerine inandırabilesin, öpeceksin ki seni kendinden sansın…

Her şey ‘bir öpücük’le başlıyor.

***

 

Dönsen baksan; adam belki de kendi anasına-babasına, çocuğuna, akrabasına böyle sarılmıyordur, öpmüyordur…

Vücut dili kendini ele veriyor da adamın bundan haberi yok…

Görüntüler karşısında çoğu zaman istem dışı kahkaha attığım da oluyor.

Bakıyorsun; saha ziyaretinde sıkı sıkıya sarıldığı vatandaştan bir türlü ayrılmıyor, üst üste öpücükler konduruyor eline ya da yüzüne, bırakmıyor hatta…

Niyet belli; o sahne bir fotoğraf karesinde ölümsüzleşsin istiyor…

Basında-medyada, afişte falan kullanacak o kareyi…

‘Velfecri’ni okuyan gözleriyle çevresini saran kalabalık arasında fotoğraf çekenlerin işlerini iyice yapmasını bekliyor, poz veriyor, fotoğraf çekenlere açı sağlıyor.

Ahtapot gibi sarıldığı vatandaş; ne olduğunu anlamaya çalışıyor, sarmaldan kurtulmaya çalışıyor ama o bırakmıyor!

İşin ironik tarafı aynı siyasetçi seçildikten sonra bir koruma ordusuyla dolaşıyor, değil öpüşmek/tokalaşmak, yanına bile yaklaşılmıyor!

 

***

 

Gelişmiş ülkelerin hangisinde bizde yaşanan bu zırvalıkları görebilirsiniz?

Hiç birinde…

Adı üstünde; adamlar ‘gelişmiş’

Bizim gibi ‘az gelişmiş’ değiller ki!

Oralarda bu tip siyasetçiler en hafif tepkiyle kibarca kovulurlar, oy moy da alamazlar, bizde rağbet görüyorlar.

Sonra rağbet gördüklerinden oy alıp; benim gibi rağbet göstermeyen, üstüne üstlük bir de midesi bulananları ‘topyekûn’ yönetiyorlar!

Sarılmalar, öpüş-kokuş olmalar, verilen vaatler, bu vaatler için alınan notlar falan geçmişte kalıyor.

Makamında ziyaret etmeye kalksanız ‘kırk kıbleye namaz kılmak’ zorunda bırakılırsınız, ziyaret etme çabanız, ‘çaba’dan öteye geçemez!

 

***

 

Her zaman ve her zeminde söylerim; “Siyaset, her insanın yapacağı bir iş değildir!” diye…

Bir kere sağlam bir midenizin olması lazım…

Sonra çelik gibi sinir sisteminiz…

Bir değil, birden çok kişilik gerektirir!

İyi bir tiyatro oyunculuğu; bu işin ‘olmazsa olmaz’ıdır…

Dahası da var ama oralara girmeyeyim…

 

***

 

Kendinizi öptürmeyi sevmiyorsanız dikkatli olun!

Bu aralar çarşı-pazar, cadde, sokak, her yer ‘tuttuğunu öpen’ siyasetçilerle dolu…

Saha çalışması yapıyorlar ya…

Muhitimizin geçen haftaki semt pazarında siyasilerden birinin elinden zor kurtuldum!

Beni neredeyse öpecekti!

İki elim de zerzevat poşetleriyle dolu, adam bir anda bana sarıldı, dudaklarını büzüp öpme pozisyonu aldı ama başaramadı, çevik bir hareketle hamlesini bertaraf ettim!

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.