Kadın, toplumun temel taşıdır. Toplumun seviyesi ile kadınların seviyesi büyük benzerlik gösterir. Çünkü nesli kadın doğurur ve onun elinde şekillenir. Bu yüzden kadın yücedir ve toplumun temel taşıdır. Binada temel taş ne ise toplum için de kadın o dur. Oynatırsak binayı da toplumu da yıkarız. Binalar da toplumda sarsılmaya devam ediyor!
Ülkemizin nüfusu duraklama dönemine girdi. 2100 yılında bile şu anki 85 milyon nüfus seviyesinde olacağı öngörülüyor! Bu büyük felaket anlamına geliyor. Çünkü nüfus yaşlanıyor ve genç istihdam, yaşlı nüfusu yani emeklileri beslemek zorundadır. Bu gidişle sosyal güvenlik sisteminin uzak olmayan bir gelecekte çökeceğini söylemek müneccimlik sayılmaz!
Ülkeyi her bakımdan güçlendirmek ve kalkındırmak istiyorsak, kadını merkeze alıp önce onu güçlendirmek zorundayız. Bu cümle ile gözü seveyim derken gözü çıkartalım anlaşılmamalıdır. Zira 6284 sayılı yasa ile kadın beyanı esas alınarak eşlerin evinden uzaklaştırılmaları trajiktir. Bu cümle ile feministler kadına şiddeti ya da cinayetleri savunduğumuzu anlıyorsa akıllarıyla zoru var demektir. Kadını her türlü şiddetten hatta cinsiyet ayrımı yapmaksızın her türlü canlıyı şiddetten koruyalım ve şiddete sıfır tolerans diyelim. Şiddet uygulayan eşi önce rehabilite edelim. Düzelmiyorsa seri bir şekilde sürüncemeye bırakmadan eşleri ayıralım ve kadının önce can güvenliğini sağlamalı ve ekonomik olarak (ev hanımları) koruma altına alınmalıdır. Özel ve kamu sektörlerinde çalışan kadınların mutlak surette “ev hanımı dahil” istediği yere nakli yapılmalıdır. Şiddet uygulayan eşi de cezasız bırakmayalım.
Kadını eğitelim ki onlar da erkekleri eğitsin. Kutsal olan annelik vasfını özel olarak teşvik edelim ama ekonomik, sosyal statü başta olmak üzere her türlü pozitif ayrımcılığı yapalım. Bu destek ve pozitif ayrımcılıklar öncelikle ve özellikle ev hanımlarından başlanmalıdır. Ekonomik yoksunluk nedeniyle anneler çocuklarından, çocuklar da annelerinden ayrı kalmamalıdır. Aile geçinmeye çalışırken başkasına baktırmak zorunda bırakılan çocuklar, bebeklik çağlarından itibaren içine kapanık veya hırçın yetişebilmektedir. Bu travma hayatı boyunca genellikle farklı şekillerde devam etmektedir ve bu durum sağlıklı toplumun önündeki en büyük engellerden biridir.
7 Mayıs 2024 tarihinde Memur-Sen ve Hak-İş Konfederasyonları işbirliğiyle Memur-Sen’in ev sahipliğinde “Türkiye Yüzyılında Kadın Emeği Panel ve Çalıştayı” düzenlendi. Öğleden önce, “Çalışma hayatında ve Sendikal Alanda Kadınların Tarihsel Yeri ve Değişen Rolleri”, “Kadın Çalışanların Özelinde Karşılaştırmalı Mevzuat Uygulamaları” ve “Kadınlara Yönelik Politikalar Bağlamında Uluslararası Uygulama Örnekleri” Panelleri düzenlendi.
Yukarıda yazdıklarım, öğleden sonra yapılan çalıştayın genel tartışma konuları olup ortak görüşleri içermektedir. “Çalışma Hayatında Şiddet ve Tacizin Önlenmesi, İş Barışının Sağlanması”, “İş, Aile ve Sosyal Yaşam Uyumu” ve “Mevzuat Uygulamaları, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklarında güzel ve faydalı tartışmalar yapılmıştır.
Kadın çok dertli. Haklı da.
Özel sektörde ücret farklılıkları, hamilelik ve doğumdan dolayı maruz kaldıkları baskılar; fiziksel, psikolojik/mobbing, ekonomik ve yeni şekli ile dijital baskı yani siber mobbinge maruz kalıyorlar. Kimi zaman kariyerlerine de engel olunuyor. Bizler de çözüm önerilerimizi haykırıyoruz. Sesimizi duydukları zaman çözüme ulaşırız diye umut ediyoruz.
Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği’nin (MEYAD) Mobbinge İlişkin Çözüm Önerileri
1-Yapısal Düzenlemeler
- Her türlü atama, liyakat ve ehliyet esas alınarak adalet ilkesi ile yapılmalıdır.
- Kamu ve özel sektörde iş tanımları açık ve net olmalıdır.
- Kamu ve özel sektörde yükselme ölçütü; net, objektif ve adil olmalıdır.
- Yöneticiler, uzmanlıklarının yanı sıra insan yönetimi konusunda özel ve kapsamlı eğitimden geçirilmeli, yönetim anlayışı yerine “YÖNETİŞİM” anlayışı benimsenmelidir.
- Yöneticiler, teftiş ve denetimin yanı sıra bağımsız ve tarafsız denetim kurumlarınca denetime tabi tutulmalıdırlar (Ombudsmanlık Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu gibi).
2-Eğitim ve Rehabilitasyon
- İşe girişte ve her beş yılda bir, oryantasyon ve yenileme eğitimleri kapsamında “Mobbing” eğitimleri zorunlu olmalıdır.
- Mobbing mağdurları ve ailelerine rehabilitasyon desteği sağlanmalıdır.
3-Şikâyet Mekanizması
- İşveren ve çalışanlar için etkin, hızlı ve adil şikâyet mekanizması oluşturulmalıdır.
- Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunca, işin uzmanı tarafından objektif, adil ve hızlı incelenmeli ve sonuçlandırmalıdır.
4-Ödüllendirme
- Mobbing şikâyeti gelmeyen ya da Mobbing ile mücadelede etkin önlemler alan, örnek olan kurumlara ve kurum yöneticilerine ödül verilerek, Mobbing’ siz Kurum Bayrağı verilmeli ya da “İyi Uygulama Örneği” ile ek teşvikler verilerek olayın önemi vurgulanmalıdır.
5-Yasal Düzenlemeler
- 4857 Sayılı İş Kanunu ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununda caydırıcı düzenlemeler yapılmalıdır.
- Türk Ceza Kanunu kapsamına alınarak hapis cezası öngörülmelidir.
- MOBBİNG YASASI çıkarılmalıdır.
6-Sivil Toplum Kuruluşları (STK)
Kamu (Düzenleyici ve Denetleyici), sorunun çözümüne yönelik “MEYAD” gibi “Bilimsel ve Teknik” sivil toplum kuruluşları ile etkin işbirliği yapılmalıdır.
Hayat var oldukça sorunlar da günün şartlarına göre değişken olarak var olmaya devam edecektir. Sihirli cümle şudur; sorunun merkezi neresiyse çözümün de merkezi orasıdır. Yani sorun bizim ise kendi kültürümüze, inanç değerlerimize ve isteklerimize göre tartışma sonucu, vardığımız çözümümüzdür. İthal düzenlemeler ile çözüm olmadı, olmuyor, olmayacak!...
İsmail AKGÜN
Eğitimci-Yazar
Mobbing Eğitim Yardım Araştırma Derneği Genel Başkanı