Devletin anayasal düzenini, milli varlığını, bütünlüğünü, milletler arası alanda; siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik bütün çıkarlarının yanı sıra, uluslar arası antlaşmalarla kararlaştırılan haklarını her türlü iç ve dış tehditlere karşı korumak ve kollamak üzere gerçekleştirilen faaliyetlerin bütünüdür diye tanımını yaptığımız “Milli Güvenlik” çok çok önemlidir.
Vaktiyle, Milli Güvenliğin tanımını bu şekilde yapar ve lise öğrencilerimize Milli Güvenlik Bilgisi derslerinde uzun uzun anlatır, öğretirdik. Şimdi o dersler müfredatımızdan kaldırıldı.Bu tanım içindeki kavramları ayrı ayrı açıklar ve izah ederken, önce devletin tarifini yapar ve devletin unsurlarını tek tek anlatırdık.Devlet nedir, tarihte ve günümüzde devletin ÜÇ ANA unsuru olmuştur, bu unsurlar nelerdir.
Devletin tanımı yapılırken tarihi gelişim içerisinde devletin unsurları şöyle sıralanmaktadır;
*Ancak modern ve çağdaş hukuk ile devletler hukukunda bir devletin devlet olabilmesi için yukarıdakilere ilaveten; devletin BAYRAĞI, MİLLİ MARŞI, kendisine has bir PARA BİRİMİ ve BANDO’sunun olması şart koşulmaktadır.
Ne mutlu bizlere ki, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kurulan TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİMİZ var. Yukarıdaki tanımlarda yerini alan tüm unsurlara sahip, modern ve çağdaş bir devlete sahip olmakla gurur duyuyoruz.
Diğer bir ifade ile; Vatanımız, Milletimiz, Egemenliğimiz ve bunlara ilaveten olması gereken, Bayrağımız, Milli Marşımız, kendimize ait bir Paramız ve Bandolarımız mevcuttur.
Anayasamızda da açıkça yazılı olduğu gibi; Türkiye Cumhuriyeti Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk devletidir. Bu yıl (2023’te) Cumhuriyetimiz yüzüncü yılına girmiştir.
… Dün kurulmadık, milletçe çok uzun ve tarihi bir geçmişe dayanan devlet tecrübemiz vardır. Vatanımız kutsaldır, her karış toprağı şehitlerimizin mübarek kanı ile sulanmıştır. Hür, müstakil ve istiklali tam bir devlet olduğumuza inanıyoruz. Vatan topraklarımızı düşman çizmelerinin çiğnemesine asla müsaade etmeyiz, bağımsızlığımızın sembolü Ay Yıldızlı Al Bayrak’tır.
Demokrasi ve Cumhuriyet kavramlarını Atatürk sayesinde öğrendik ve sevdik, ne mutlu bizlere ki bu kavramlara kavuştuk. Türk Milleti’nin her bir ferdi daha ilkokulda iken Demokrasi ve Cumhuriyet kavramlarını öğrenir. Cumhuriyet halkın kendi kendisini idare ettiği bir yönetim biçimidir.
Biz, egemenliğimizi temsilcilerimiz vasıtası ile ve TBMM aracılığı ile kullanırız. Yasama, Yürütme ve Yargı erklerimiz bağımsızdır. Egemenlik Kayıtsız ve Şartsız Milletindir. Yasalar önünde herkes eşittir, hiçbir kişiye, aileye ve zümreye imtiyaz tanınamaz.
BİR ANEKDOT: 59 yıl önce başımdan geçen bir ortaokul anısıdır. Balya İlçesi’nin Ortaokulunda üçüncü sınıf öğrencisi idim. Hafta sonu kendi köyüm Kayalar’agittiğim için Pazartesi sabahı Balya’ya (13 Km.) yaya - yürüyerek geldim. Üzerimdeki yük ve eşyaları eve bıraktım, kitap ve defterlerimi de alarak, okula gitmek için acele etmeme rağmen biraz geciktim. Pazartesi günleri sabah yapılan bayrak törenine de yetişemedim, ders başlayalı beş on dakika kadar olmuştu…
Ders Yurttaşlık Bilgisi, Öğretmen Okul Müdürü Cahit Özdoğan, korkarak kapıyı çaldım, … sert bir ifade ile beni azarlayarak, niye geç kaldın sorularından sonra …hadi geç bakalım yerine dedi.
Öğretmenimiz sınıfa sorular soruyor ve cevabını alamayınca, dönüp nasıl olsa bilemez diye bana sen söyle bakalım diyordu. Ben de ayağa kalkarak doğru cevapları verip yerime oturuyordum.
*Birinci soru: Söyle bakalım kanunları kim yapar, YASAMA yetkisi kimindir? Cevap: (TBMM) Türkiye Büyük Millet Meclisi yapar öğretmenim. Aferin sana…
*İkinci soru: Söyle bakalım YÜRÜTME yetkisi kimindir, bizi kim idare eder? Cevap: Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Başbakan’ın Başkanlığındaki hükümet (Başbakan ve Bakanlar Kurulu) idare eder öğretmenim. Aferin sana teşekkür ederim.
*Üçüncü soru: Söyle bakalım YARGI yetkisini kim nasıl kullanır? Cevap: Bağımsız Mahkemeler kullanır öğretmenim. Aferin sana, çok çok teşekkür ediyorum.
*Öğretmenimiz bu üç soruyu sırası ile, önce tüm sınıfa veya birkaç kişiye sorsa da cevap alamayınca dönüp bana soruyordu. Bu üç soruya da, güzel ve doğru cevaplar verince, öğretmenimiz cebinden kara kaplı not defterini ve dolma kalemini çıkartıp bana en yüksek notu (on ) verdi. Çok sevinmiştim ve biraz önce geç kaldığım için işittiğim kötü sözleri falan da unutmuştum. Sanırım öğretmenimizde unutmuş idi, çünkü teşekkür etti ve birçok kez bana aferin demişti.
*Ders bitti, teneffüse çıkınca arkadaşlarımın hemen hepsi yanıma geldiler, yahu kardeşim bravo sana, nerden ve nasıl biliyorsun, bunlar yurttaşlık bilgisi kitabımızda bile böyle açıkça yazmıyor demişlerdi. Ben de kendilerine, yazın köyümüzün kahvehanesine kendi köyümüzün doçent, doktor, profesör ve mühendisleri ile hakim ve avukatlarımız, öğretmenler ve yüksek okullarda okuyan öğrencilerimiz tatile ve izine gelince toplanır ve sohbet ederler, ben de onları can kulağı ile dinlerdim, herhalde oradaki sohbetlerden öğrendim dedim. Gerçekten Kayalar’ın kalburüstü ve okuyan çok insanı vardı.
NOT: Bu anekdot; 1964-1965 eğitim ve öğretim yılında Balya Ortaokulu’nun III-B sınıfında 238 numaralı öğrenci Muharrem Kaynak’ın başından geçen bir anıdır.
Yazılı bir anayasamız vardır, anayasalar yasaların anasıdır, bütün yasalar anayasanın ruhuna ve özüne uygun olarak çıkartılır. Yasama yetkisi (Kanun yapma yetkisi) TBMM’nindir. TBMM’den anayasaya aykırı hiçbir yasa çıkartılmaz. Yasaların anayasaya uygun olup olmadığı anayasa mahkemesi tarafından denetlenir.
Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğumuz anayasa ile garanti altına alınmıştır. Devletimizin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir, devletimiz ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür, Milli Marşımız İstiklal Marşıdır, Resmi dilimiz Türkçedir, Başkentimiz Ankara’dır.
Buraya kadar sayılan tüm nitelik ve özellikler anayasamızın ilk üç maddesinde yer almıştır ve anayasamızın dördüncü maddesi ile de garanti altına alınmıştır. Bu üç madde değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez.
Milletler arası alanda kendi adımıza tanınmış, hak ve menfaatlerimiz vardır, bunlar uluslar arası antlaşmalar ile garanti altına alınmıştır. Tarihi ve kültürel geçmişimize ve ekonomik tüm çıkarlarımıza, ülkemizin ve milletimizin hak ve menfaatleri doğrultusunda sahip çıkma hakkımız mevcuttur.
Vatandaşlarımızın her birisi eşittir ve eşit oy hakkına sahiptir. Kırsaldaki bir çobanın oyu ile birden çok üniversite bitiren bir profesörün oyu yasal olarak eşittir. Cumhuriyetimize vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, Ne Mutlu Türk’üm diyene diyen her bir fert milletimizin bir ferdidir.
Herkes birinci sınıf vatandaştır, ikinci sınıf vatandaş diye bir kavram bizim dilimizde ve yasalarımızda yoktur.
Bir ve beraber yaşadığımız, soyu ve etnik kökeni farklı Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Rum ve Ermeni, Yahudi, Süryani, Arap, Roman,…vb. tüm vatandaşlarımız ile dini, dili, inanç ve mezhebi ne olursa olsun, hangi inancı veya inançsızlığı benimsemiş olursa olsun tüm vatandaşlarımız kanun önünde eşit haklara sahiptirler. Ayrıcalığa, ayrılığa, otonomiye ve federasyona, üniterdevletimizin bölünmesine hiçbir şekil ve şartta müsaade edilemez.
Milli Güvenlik konusunu bir başka bakış açısı ile değerlendirecek olursak;
1.Devletimiz, karadan ve denizden gelecek her türlü tehdit ve tehlikelere karşı sınırlarımızda güvenlik ve önleme tedbirlerini alır ve vatan topraklarımız her daim koruma altında tutar.(tutmalıdır)
2.Kendi ülkemizin semaları ve hava sahamız nereden gelirse gelsin, her türlü düşmanca tehdide karşı devlet tarafından koruma şemsiyesi altına alınır ve Türk hava sahamız her daim koruma şemsiyesi altında tutulur.(tutulmalıdır)
3.Vatandaşlarımız huzur ve güven içerisinde yaşamalı ve yarınlarından endişeleri olmamalıdır. Yurttaşların huzuru, can ve mal güvenliği devlet tarafından sağlanır (sağlanmalıdır)
4.Yurt içinde ve milletler arası alanda siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel tüm ilişkilerde tüm vatandaşlarımızın ve devletimizin hak ve menfaatleri anayasa ve uluslar arası hukuk kurallarına uygun olarak saygınlıkla korunur.(korunmalıdır)
5.Yurt içinde; şehirde, kasabada, dağda - bayırda - kırda, köy ve mahallelerde gece ve gündüz tüm vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği devlet ve devlet güçlerince sağlanır ve sağlanmalıdır.
*En büyük güç devlet gücüdür, bu gücün yerini başka güçler dolduramaz, eğer öyle olursa yurdumuzda demokrasi olmaz ve demokrasiden bahsedilemez.
Yukarıdaki amaçların gerçekleştirilmesi için vatandaşlarımız, kaderde, kıvançta ve tasada bir ve beraber olmalıdırlar. Birlik ve beraberlik bizi yüceltir, yüceltsin ve milletçe başarıya ulaştırır, ulaştırsın, yeter ki bizler millet olarak, birlik ve beraberlik içinde olalım ve Aziz Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” özdeyişini içten gelerek ve inanarak söyleyelim.
Ne Mutlu Türk’üm Diyene…