Göz göze bakışmak, insanlığın en büyük mucizelerindedir.
Bilim çevrelerinde çok tartışılan bir konu vardır. “Robotlar teknoloji harikası olabilir; ama ne yazık onlarda duygu yoktur…” denir.
Robotlarda duygu olmayışı kabul edilemez bir noksanlık olarak yorumlanır. Hatta bu noksanlığı gerekçe göstererek teknoloji karşıtlığı yapana da rastladım.
Yine sesli düşünmeye devam edelim;
Kendime Sorum şu; Bir makinede duygu olmaması iyi mi kötü mü?
Robotların adalet duygusu olmadığı gibi “iyi ve kötü” diye ayırt edeceği erdemli duyguları da yoktur.
Hiroşima ve Nagazaki’ye bomba atan pilot eğitilmişti ve bir insandı. Robot olmadığı için duyguları vardı. Ama ne yazık ki duyguları ona öyle bir vahşeti yapması için haklı gerekçeleri olduğuna inandırmıştı.
İnsanlığı yakan, yıkan bir duygu olacaksa bence duygusuz olmak daha iyi olmalıdır.
O zaman varsın robotlar da duygusuz kalsın.
Bir belgesel izliyordum. 1991 yıllarından bir konu… ABD bombardıman uçağının savaş pilotu Irak’a ölüm yağdırmış, üsse dönmüştü. O an spiker mikrofonu uzatıp soruyor:
“Az önce hedefleri bombalarken aklınızdan ne geçiyordu?”
Temiz yüzlü, dışarıdan görüldüğü zaman kötülük yapabileceğine asla ihtimal vermeyeceğiniz pilot gülen gözleri ile:
“Üssüme dönüp bir kahve içmek… Aklımdan o geçiyordu…”
Şimdi bu insan duygulu mudur? Duygusuz mudur?
Ya da bu bir insan mıdır? Robot mudur?
Az önce bir şehri bombalamış… Bombaladığı yerde, kızını elinden tutup parka götüren baba… Pazar alışverişine çıkan ve çocuğuna süt taşıyan ana… Annesini ziyaret etmeye delikanlı… Hangi renk elbise alacağını düşünen genç kız… Yani yaşamın bütün canlı ve insani renk ve duygularının yaşandığı bir ortam… Bütün bu insanları nesne olarak algılayan pilot, ölüm yağdırıyor ve düşündüğü tek şey kahve içmek…
Robotlarda duygu yok öyle mi? Peki bu pilot da?
Robotlara duygu vererek onları insanlaştırmanın mümkün olacağını sanmıyorum; Ama insanlarda var olan duygunun yok edilerek onların robota dönüştüklerine tanık oluyoruz.
O pilotun psikolojisini çok düşündüm. Çocukları vardır… Mutlu bir evi… Belki kızına bebek almıştır. Hatta doktor malzemeleri olan oyuncakları alıp, hasta bir çocuğu tedavi eden oyuncaklar almıştır. Besledikleri küçük köpek o eve gidince üstüne atlamıştır. Karısı işten (bombardımandan) dönen kocasını karşılamış, ona sevdiği tatlıları yapmıştır. Bu pilot bahçesindeki bir çiçeği koparmaya bile kıyamaz.
Ama melek görünümlü bu adam az önce cehennem zebanisi gibi insanların üzerine ateş yağdırmıştı. Peki, bu insan olmaktan çıkarıp robotlaştıran neydi?
Göz göze bakışma… Evet. Göz göze bakışmanın yok edilmesi… Basite almayın lütfen.
Göz göze bakışmak, insanlığın en büyük mucizelerindedir. Mahkûmun gözüne bakan cellat asla onu idam edemez.
Duygular yeşerir bu bakışmalardan.
O duygu insanlık için atmayacaksa, olmasın daha iyi?
Bombardıman pilotu için üzerinden uçtuğu coğrafyada hayatlar yoktur, sadece ekran ve kesişen koordinatlar vardır. Koordinatlar uyarı verince yapılacak tek şey düğmeye basmaktır.
O pilot için ne parçalanmış yaşamlar, ne çocuklar ne de ana ve babalar, ne de bakılacak gözler vardır. Onun için hayat o an, sadece basılacak düğmeden ibarettir.
Duygusu olmayan kendi halinde bir insanı, duygusu yoğun olan seri katile tercih ederim…
Eğer duygu kötülüğe neden olacaksa, duygusuzluk çok daha erdemlidir.
Bu yüzden bırakın robotlarda duygusuz kalsın…