Dalgaların sesini dinlemek, birazda kendimle baş başa kalabilmek adına oturduğum bankta;
"12 yaşında evlendirildim.
13 yaşında anne oldum.
Hiç bir zaman sevgi görmedim, benim hiç saçım okşanmadı" dedi birdenbire yanımda oturan kadın.
Şaşırmıştım…
Kültürler, dinler ve etnik kökenlerin ötesine geçen, küresel bir sorun olan çocuk yaşta evliliklerin, bir başka deyişle çocuk yaşta zorla evlendirilenlerin dramını dile getiriyordu yılların birikmişliğiyle…
Aslında hiç dinmeyen, kanayan yara çocuk gelinler.
Ülke genelinde 15 yaşında evlendirilen çocuk oranı %28,
Orta Anadolu Bölgesinde bu oran %37,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde%42
Yani her üç kadından biri çocuk yaşta evlendiriliyor.
Çocuk bedenleri daha büyümeden, henüz bedenlerinin bile farkına varamadan önce eş, sonra anne oluyorlar. Genç yaşta evlendirilen kızlardan sağlıklı düşünerek çocuk eğitmeleri ve duygusal olmayan cinsellikten sağlıklı bireyler beklemeyi hayal etmek imkansız.
Hayallerini oyuncak ve okul süslemesi, okul forması giymesi gereken bu çocuklara beyaz gelinlik giydiriliyor.
O çocuklar, çocukluklarını çeyiz sandıklarına gömdüler.
Ne oyunun tadına varabildiler ne okulun.
Hacettepe Üniversitesi'nin bir araştırmasına göre 7,2 milyon kişinin evlilik kararını aileleri verdi.
3 milyon çocuk, başlık parası yüzünden, hiç tanımadıkları, babası yaşındakilerle evlenmek zorunda bırakıldı.
Ruhsal, sosyal fizyolojik gelişmelerini tamamlamamış, özellikle evlilik sorumluluğunu taşımayan bu çocuk gelinleri, evlilik yaşamlarında da zor günler bekliyordu.
Yoksulluk... Yoksunluk… Şiddet… Sevgisizlik… Gelecekten umut kesilmiş hayatlar…
Evlilik onlar için tutsaklıktı, korkuydu.
Oysa Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaşın altındaki her birey çocuktu.
Türkiye çocukları korumak için söz verdi ama koruyamadı.
Türk ceza kanununda 15 yaşında bir çocukla evlenen kişi, ancak şikayet üzerine cezalandırılıyor.
Eğer şikayet yoksa suç da yok, ceza da yok.
Hatta ailenin rızası, hakimin takdiri ile daha küçük yaşlarda bile olabiliyor.
Çocuk yaşta evlendirilmelerinin temel nedenleri; eğitimsizlik, yoksulluk, töre, aşiret gibi toplumsal faktörler, dini bilgilerin yanlış yorumlanması, çocuk yaştaki evliliklerin dini kaynaklar çerçevesinde meşrulaştırma gayretleri.
Ve tabii ki aile içi şiddet, evliliği kurtuluş gibi görme.
Taciz ve tecavüz.
Kız çocuklarımızın ve onları yetiştiren annelerimizin yaşamına çağdaş bir pencere açmak zorundayız.
Onları öz güven sahibi, kendi kararlarını kendisi alabilen, aldığı kararların sonuçlarına katlanabilen, haklarının farkında, bedenen ve ruhen sağlıklı bireyler haline getirmek hepimizin boynunun borcudur.
Buda iyi bir eğitim ve iyi bir eğitimin sonucunda kazanılan ekonomik özgürlükle olacaktır.
Gelin onlara yollarını bulduralım.
Devlet, devletin bütün paydaşları, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri konuya dahil edilip ortak bir bilinç oluşturulmalıdır.
Anne-baba erken evliliğe izin verse bile yasalar buna izin vermemeli, 18 yaşından önce kimse evlenmemeli, evlendirilmemeli.
Eğitim süresinin 4+4+4 değil kesintisiz 12 yıla çıkarılması, çocuk yaştaki evliliklerin önüne geçecektir.
Diyanet İşleri Başkanlığımız, verdiği mesajlarla, dini nikah olgusunu sağlıklı bir şekilde, dinimizin öngördüğü şekliyle halka anlatmalı, küçük yaşta yapılan dini nikahların önüne geçmelidir.
Gelin el birliğiyle onlara yollarını bulduralım.
Seçenekler sunalım.
Yeni ufuklar açalım.
Onları destekleyelim.
Eğitimli güçlü annelerin, hem kendi kaderlerini, hem kız çocuklarının kaderlerini hem toplumun kaderini değiştireceğine inanıyorum.
Kadınların katledilmediği, şiddet görmediği, ayrımcılığa uğramadığı, kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmediği, İstanbul sözleşmesinin de tekrar yürürlüğe gireceği bir ülke dileğimle…
Serpil Güleçyüz
15.08.2022