Duvara resmini astığımız genç ölüler gibidir ilk aşklar;
Yüzleri kırışmaz, bunamaz, öksürmez ve yalan söylemez.
Ve mükemmel aşk tek kişilik olanıdır.
Ne ihanetler kirletebilir
Ne uçurtma dallara takılır
Ne ayrılıklara ağıtlar yakılır…
Gökyüzü, gece bile mavidir
Tek kişilik aşktır mükemmel olan,
Hep kavuşmalar ve buluşmalar yaşanır
Sonsuza kadar ulaşamaz ayrılıklar.
Mükemmeldir tek kişilik aşklar.
Hüzünlü bütün öykülerde “ilk aşkın” unutulmamışlığı vardır.
Oysa ilk aşkları mükemmel kılan kavuşulmamış olmasıdır.
İlk aşkın anılarında bir donma söz konusudur.
İlk aşklar evlilikle noktalanmamış,
Eşler arasında sorunlar başlamamıştır.
Çocuklar doğmamıştır henüz
Ve henüz;“çiçekçideki hesap bakkala devretmemiştir”
Sistemin sömürdüğü aile düzeni yoktur ilk aşklarda.
Çocukların dershane, eğitim ve sağlık giderleri henüz doğmamıştır ilk kalp atışlarında.
İlk aşklarda kadın çok değerlidir, henüz kocasının hizmetçisi olmamıştır.
Erkek de bir o kadar önemlidir; evi geçindirmek zorunda olan “geçim makinesine” dönüşmemiştir.
Duvara resmini astığımız genç ölüler gibidir ilk aşklar;
Yüzleri kırışmaz, bunamaz, öksürmez ve yalan söylemez.
Ve kavuşulmamış ilk aşklar, hatıralarımızın en değerli tahtında yaşarlar.
Kumsalda yalınayak toplanan midyeyi birbirlerine sevgi sözcüğü ile armağan edenler,
ileri yıllarda, “karın doyurmaz” gerekçesiyle midye kabuklarını birbirlerine atarlar.
Düşten gerçeğe düşmektir kavuşmak.
İlk aşklar hala yaşanan düşlerdir.
Ve orada kalmışlardır; duvara astığımız genç ölülerin fotoğrafları gibi.
Tek kişilik aşklarda ağaçlar türkü söyler
Çocuklar, sümükleriyle karıştırıp yerler simitlerini
Kırlangıçlar kuytulardan haber verir
Tek kişilik aşklar Anadolu’da yeşerir.
Bu gün/ yarın / öteki gün birbirinin etiyle besleniyor sevgililer
Anadolu kan ağlıyor
Köyümün ağaçları komşularını özledi,
Ayrılıklar yaşanıyor coğrafyalarda
İhanet yoktur tek kişilik aşklarda.