TAŞ YERİNDE AĞIRDIR. UNUTMAYALIM UNTTURMAYALIM-146
Neler oluyor şu dünyada!
Sivas’ın baltası da Berlin zindanında!
Gerçeklerin üzerine kapatılmış kirli örtüler tek tek yırtılıyor!
Şu kadim Anadolu, yıllardır unutulmayan, konuşulmayan, görmezlikten gelinen büyük Emperyalist yağmanın yatağı olmuş.
Soğan gibi soyulmuş.
Doğal kaynaklarının, el emeğinin, akıl gücünün yıllardır sömürüldüğü yetmiyormuş gibi tarihi eserleri bazan bir bir çalınmış, bazan topluca kaçırılmış.
Amma doymaz iştahı varmış Emperyalizmin!
*
Bu bağlamda kaçırılan, çalınan, yurt dışına götürülen tarihi eserlerimizi geri isteme yönündeki ısrarımız sürdükçe, bu yöndeki talepler yaygınlaştıkça yeni yeni belgeler, yeni yeni durumlar ortaya çıkıyor.
Kamuoyuna yansıyan bilgiler, veriler gittikçe artıyor.
Bunlardan, son günlerde üzerinde konuşulanlar, hırsızlığın derinliğini ve kaçakçılık merkezlerini bir kez daha belirliyor!
Bu yöndeki tartışmalar; ellerine geçirdikleri tarihi eserlerimizi Müzelerinde/Hapishanelerinde, depolarında saklayan Yabancı Devletlerin yüzsüzlüğünü de teşhir ediyor.
Avrupa ve ABD Emperyalizminin ve onların maşalarının ülkemizi nasıl talan ettiği bir kez daha gözler önüne seriliyor.
*
Arkeolog kılıklı soyguncular ve yurt dışındaki köksüz zenginlerin, koleksiyoncuların teşvik ettiği, onların ayakçısı olan kaçakçılar; Osmanlı döneminde olduğu gibi Cumhuriyetten sonra da Anadolu’dan tarihi eser kaçırmaya devam etmişler, hala ediyorlar.
Sivas-Şarkışla Aşık Veysel Meslek Yüksekokulu'nda Öğretim Görevlisi olan Deniz Karakurt ve arkadaşlarının verdiği, basına da yansıyan bilgilerden gün yüzüne çıkan yeni durum ibret verici.
Sivas’ın Şarkışla ilçesi Dövlek (Döllük) köyü çevresinde 1940 yılında bulunduğu bildirilen “Hitit Tören Baltası”nın kaçakçılık serüveni çok ilginç.
Söz konusu eşsiz eser şimdi, Almanya/Berlin’de Pergamon Müzesi/Hapishanesinin bir bölümünde, alt katında olan “Vorderasiatisches Museum” (Önasya-Yakın Doğu Müzesi) denilen zindanda bulunuyor.
“Balta”nın yanı sıra Sivas’tan kaçırılmış başka eserlerin de Berlin’de ve Dünya’nın başka yerlerindeki Müze adlı kaçakçılık merkezlerinde olduğu görülüyor.
*
“Hitit Tören Baltası”nın bulunduğu belirtilen Şarkışla-Dövlek Köyü, Sivas ili batısındaki öteki önemli tarihsel Hitit kentlerin yakınındadır.
Doğusunda “Sarissa” (Kuşaklı-Altınyayla), kuzeyinde “Samuha” (Kayalıpınar-Yıldızeli) Hitit yerleşimleri bulunur.
Hititler, İ.Ö.2.binyılda Hattuşa (Boğazköy-Çorum) merkezli, Anadolu’ya hükmeden bir yönetim kurmuşlar, birçok farklı dil konuşan halkı egemenlikleri altına almışlardı. Sivas bölgesini de.
Hititlerce “Yukarı Ülke” (Katteran Utne) denilen Sivas ili çevresinin, bu kentlerle beraber İ.Ö.14. yüzyılın ortasında Kral III.Tudhaliya zamanında “Kaşka” denilen Karadenizli topluluklar tarafından işgal edildiğini, en büyük Hitit kentlerinden biri olan Samuha’nın özellikle, İ.Ö.13.yüzyılda, Hitit Kralı II.Muwattali zamanında önemli bir din merkezine dönüştüğünü tarih yazıyor.
Olağanüstü güzellikteki “Hitit Baltası”nın ve aşağıda söz edilecek, Anadolu Kültürünün anlaşılmasına rehberlik edecek muhteşem eserlerin, çok eski tarihsel izlere sahip bu bölgede bulunması rastlantı değildir.
Bunlar Anadolu kültürünün temelini oluşturan değerlerdir.
*
Hacettepe Üniversitesinden Doç. Halil Tekin’in bildirdiğine göre; Hititlerin söz konusu “Tunç Tören Baltası”nın, Berlin’de Pergamon Müzesi/Hapishanesinin bir parçası olan “Vorderasiatisches Museum”daki envanter defterine kayıt numarası 15652’dir.
Ayrıca onunla beraber bulunan bir “Tunç Kase”nın kayıt numarası 15653, iki “Yassı Balta”nınki 15654 ve 15675.
Yani bu çalıntı eserler Bergama’nın Zeus Sunağı ile birlikte Berlin’de.
Balta, Müze/Hapishanenin eline 1956 yılında satın alma (!) yoluyla geçmiş.
Yani biri, birileri çalmış, kaçırmış, Almanya’ya, Berlin’e satmış!
1940 yılında Sivas-Şarkışla’da bulunduğu bildirilen, benzeri olmayan bu eserin Hitit döneminin İ.Ö.1460-1190 yıllarından kalma, olduğu öngörülmüş. 3500 yıl geçmişi var.
Bu verilere göre ”Hitit Balta”sının Pergamon Müzesi/Hapishanesinde ortaya çıkmasıyla Sivas ilinde inanılmaz bir soygunun yaşandığı anlaşılıyor.
Türk ilgililer tarafından Almanya’da fark edilen bu soygunun saçakları İngiltere ve ABD’ye kadar uzanıyor.
*
Soygunda muhtemelen aynı yörede, aynı yıllarda ele geçtiği düşünülen buluntulardan biri Türkiye’de, Ankara’da kalmış.
12 cm yüksekliğinde, başında külahıyla ve kısa eteğiyle yine tunçtan yapılmış bir heykelcik “Türkiye Cumhuriyeti Doğal ve Kültürel Varlıkları Envanterine” 8825 no’suyla kaydedilmiş.
Ona “Dövlek/Döllük Heykelciği” deniyor.
Prof. Nimet Özgüç 1949 yılında yazdığı bir makalede, 1940 yılında Sivas ili Şarkışla ilçesi Dövlek/Döllük köyü civarında Hitit eserlerinin bulunduğunu ve bunların “satın alma” yoluyla Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesine iletildiğini yazmış.
Şimdi de orada, güvende.
Ancak “o” da kaçak Sivas kazısı ve buluntularının bir parçası. Nasıl olduysa yurt dışına çıkarılamamış/kaçırılamamış!
Eserleri muhtemelen gizlice ortaya çıkaran ve çalan hırsızlar belki aralarında anlaşamadılar, farklı farklı yerlere sattılar!
Yani kaçırılmış “Hitit Tören Baltası”yla, Ankara’da TC.Devleti elinde olan Şarkışla eserleri muhtemelen aynı büyük soygunda ele geçmiş.
*
Bunlarla beraber New York’un ünlü Metropolitan Müzesinde sergilenen, menşeinin “Orta Anadolu” olduğu kaydedilen, İ.Ö.14.13.yüzyıla tarihlenen Hitit eserlerinin de Şarkışla soygununun bir parçası olduğu muhtemeldir.
Hepsi aynı bölgenin aynı tarihin, aynı sanat stilinin, benzer ustalığın eserleri.
Bu bağlamda ABD, New York’ta utanmadan sergilen Anadolu’nun çalınmış “geyik başı biçimli gümüş içki kabı”, “kucağında bir çocukla altın Güneş Tanrıçası”, “gümüş oturan kadın heykelciği”, “altın ve gümüşten yapılmış kanatlı tanrıça heykeli” de Sivas soygununda kaçırılan eserlerden olabilir.
“Geyikli içki kabı”nın üzerindeki işaretlerin, Anadolu’ya özgü “Luvi hiyeroglifleri” de denen resimli yazı olduğu; “Geyik”in bir tanrı” olarak “Kurunta” adıyla; Anadolu’nun en eski halklarından, Hititlerin de yakın akrabası olan Luviler tarafından tapkı gördüğü biliniyor.
Bu yazılar çok eski Anadolu tarihinin ve inancının anlaşılması konusunda çok önem taşıyor.
Hatta kilit taşı olacak derecede önemli!
Eşi olmayan, büyük tarihsel öneme sahip bu eserleri New York Müzesine, Norbert Schimmel adlı Almanya/Berlin doğumlu, bir koleksiyoner olarak tanınan ve tüm Orta Doğudan kaçakçılara tarihi eserler toplattıran Amerikalı bir zengin, 1989’da bağışlamış (!).
Doç. Halil Tekin’in verdiği bilgiye göre: (Hırsız) “Schimmel’in Koleksiyonu'ndaki Hitit eserleri ile “Şarkışla Tören Baltası” aynı zaman dilimine ait. "Toplu buluntu" olarak bir arada gün ışığına çıkarılmış olmaları kuvvetle olası.
Yani Almanya’da Pergamon Müzesi/Hapihanesinin “Vorderasiatisches Museum” bölümünde bulunduğu saptanan “Hitit Tören Baltasıyla”, kaçakçıların teşvikçisi Schimmel’in elinde olan ve sonra ünlü New York Metropolitan Müzesi Hapishanesine sözde bağışlanan Hitit eserleri aynı bölgeden, Orta Anadolu’dan götürülmüş.
Daha bitmedi!
ABD’de muhtemelen Sivaslı eşsiz bir tarihi eser daha var.
Boston Güzel Sanatlar Müzesi/Hapishanesinde (Boston Museum of Fine Arts) sergilenen, “Boston Ryton’u, içki kabı” denen; üzerinde bir dinsel törende müzik aletleri çalan insan şekilleri olan, gümüşten yapılmış, yumruk sıkılmış el şeklindeki muhteşem eser de kaçırılan bu gruba eklenebilir.
Bu eserin de Boston Müze/Hapishanesine 1976 yılında Londra ile ilgili Mohammad Yeganeh isimli bir kaçakçı tarafından bağışlandığı (!) bildiriliyor.
İ.Ö.14-13.yüzyıldan, 3300 yıl önce imal edilmiş bütün bu “kültür varlıklarının”; yapılış üslupları ve dönemi bağlamında Sivas-Şakışla’da bulunmuş “Hitit Baltası”nın, New York ve Boston’daki Hitit eserlerinin Orta Anadolu’da, Sivas’ta ele geçirildiği ve kaçırıldığı kuvvetle muhtemel.
Yani 1940’larda Şarkışla civarından kaçak kazıyla toplu olarak ya da tek tek bulunan Hitit dönemi eserleri kaçakçıların eliyle ABD’li, Alman kökenli, koleksiyoncu kılıklı Norbert Scihmmel gibi hırsızların eline geçmiş, ondan da bugün tutuldukları Müze/Hapishanelere intikal etmiş.
Film gibi kaçakçılık!
Uluslararası kaçakçılık şebekeleri dün de bugün de boş durmuyor!
*
Uzun yıllar karanlıkta kalan, unutulan bu soygunun bir parçası olan “Hitit Tören Baltası”nın izini süren ve onu Berlin’de Pergamon Müzesi/Hapishanesinin “Vorderasiatisches Museum” bölümünde bulan Deniz Karakurt bu eserle ilgili bilgilerin ve resimlerin İngiltere’de Cambridge Üniversitesinde mevcut olduğunu bildiriyor.
Londra’da fark edilen “Hitit Baltası”nı resmeden bir eski fotoğraf ABD’de de kaydedilmiş. Fotoğraf New York’da kaçakçıların şahı Alman-Amerikan Norbert Schimmler’in antik eser koleksiyonunda duruyor.
Bu bulgular arasında aynı yıllarda aynı yörede, Sivas-Şarkışla’da bulunan Hitit Heykelciği’nin Ankara’ya, Devlet’e satıldığı görülürken, yine aynı yörede bulunan, aynı nitelik ve özellikteki Hitit eserlerinin izlerinin Berlin’de, Londra’da, New Yok’ta Boston’da ortaya çıkması hiç yadırganacak bir durum değil!
Kötülük de evrensel!
Kaçakçılar hangi yollarla bilinmez, Hitit eserlerini yurt dışına götürmüş, zenginler arasında satmış, dağıtmış.
Herhalde kaçıramadığı için ya da ayıp olmasın diye (!) ya da beğenmediği için (!) birini, “Dövlek Heykelciğini” Ankara Eski Medeniyetler Müzesine satmış (!).
*
Bu soygunun yapıldığı 1940’larda Türkiye’de bulunan ve o yıllarda Anadolu’da kazı yapmış arkeolog, üniversitede ders vermiş, bilim adamı olarak saygı görmüş Alman Prof. Kurt Bittel bu konuda önemli bilgiler aktarmış.
1976 yılında Almanya’da Heidelberg Bilim Akademisi Dil Bilim Tarih Bölümü Toplantı Notları olarak kaydedilen, Şarkışla’da ele geçirilen Hitit Baltası hakkında tanıklık yapmış, açıklamalar da bulunmuş.
İngiliz Cambridge Üniversitesi tarafından 1981 Şubat’ta yayınlanan bir dergide, Prof.Kurt Bittel’in 1975 yılında verdiği bilgilere dayanılarak büyük Hitit ve Luvi bilgini Prof.J.D.Hawkins tarafından tutulan kayıtta “Hitit Tören Baltası” ayrıntılarıyla anlatılmış:
“Şarkışla'dan geldiği bilinen bronzlar (tarihi eserler) arasında eşsiz bir parça, kültsel öneme sahip figürler taşıyor ve her iki düz tarafında da yoğun kabartmalı aynı sahneler bulunuyor. Balta tek bir parça olarak dökülmüş. Bunu süsleyen bireysel figürler, çoğunlukla Hitit İmparatorluk döneminin tanıdık eserlerine benziyor. Külahlı bir dağ adamı bir aslanın üzerinde duran tanrıyı taşıyor. Onun üstünde diz çökmüş grifon adamlar (kanatları kartal, vücutları aslan olan mitolojik yaratık) güneş kursuna ve kanatlı aslanlara ve grifonlara destek veriyor. Başka envanter metinlerinde Hitit kültünde var olan böyle süslü balta şeklindeki rhyton/içki kaplarından bahsediliyor ancak günümüze ulaşan tek “Tören Baltası” bu.”
Yani biricik!
Anadolu kültürüyle ilgili ne kadar çok önemli bilgiler veriyor.
Prof. Dr. Hayat Erkanal’ın da 1975 yılında, Almanya’da Kurt Bittel’in yanında yaptığı doktora tezinde “Balta”nın bir çizimi var.
Muhtemelen hırsızlar “Balta”yı 1956’da Berlin’e, Pergamon Müzesi/Hapishanesine satarken, Alman yetkililer onun Hititlerle, Şarkışla ile ilgili olup olmadığı konusunda Prof. Kurt Bittel’den bilgi almış.
*
Prof. Bittel, geçen yüzyılda Türkiye’de Yozgat-Alişar, Troya, Bandırma-Daskyleion, Eskişehir-Demircihüyük, Boğazköy-Yazılıkaya kazılarında çalışmış, yönetmiş tanınmış bir bilim adamı.
“Balta” ile ilgili Berlin Pergamon Müzesi/Hapishanesinin teslim alma kayıtlarında adının (muhtemelen eserin Şarkışla’da geldiğine tanıklık etme bağlamında) geçtiği görülüyor.
Bu durum onun, “Balta”nın kaçırılmasına önayak olduğuna dair spekülasyonlara yol açsa da bunu doğrulayıcı, doğrudan bir bilgi yok.
*
Öte yandan, tekrarlamakta fayda var, “Hitit Baltası”nın ve birçok Anadolu eserinin bulunduğu “Berlin'deki Vorderasiatisches Museum”, Bergama’nın çalınmış ve şaibeyle Almanya’ya götürülmüş Zeus Sunağının ve binlerce eserin hapsedildiği ürkünç görünümlü koca bir binanın, Pergamon Müzesi/Hapishanesinin parçası, bir bölümüdür.
Bu bağlamda söz konusu çalıntı “Hitit Baltası”nın Pergamon Müzesi/Hapishanesinde, Anadolu’dan kaçırılmış diğer eserlerle birlikte tutulduğu açıktır.
Bu çürümeye müsait metal eserin, korumak adına “zindan” diyebileceğimiz yoğun nem içindeki binanın alt katında, depo gibi bir yerde tutulması ayrı bir durumdur.
Ayrıca bu Müze/Hapishanenin Berlin’in içinden geçen Spree nehrinin ortasında, bir bataklık ada üstüne yapıldığı, zemininin çökmeye, hatta kaymaya devam ettiği, Berlinli yetkililerin beyanlarıyla birçok eserin paslandığı, çürümekte olduğu göz ardı edilemez.
Gösterişle ve propagandayla sergilenen kaçırılmış, çalınmış eserlerimize iyi bakılmadığı, korunmadığı ortadadır.
Bu bağlamda bugüne kadar “Bergama Zeus Sunağının Berlin’e korunmak için götürüldü” iddiası yalandır!
Bu nedenle nemden çöken Müze/Hapishanenin tamir edilmek adına 2014 yılında ziyarete kapatıldığı, 2019’da, 2023’de yeniden açılacağı açıklandığı halde tamiratın becerilemediği ya da hasar o kadar büyük olmalı ki kapatılma süresinin 2037’e kadar uzatıldığı Dünya kamuoyunun malumudur.
Belki bu tarih daha da ötelenecek!
Yani bu Müze/Hapishane şimdi kapalıdır.
Yap boz gibi yerinden sökülen Zeus Sunağının ve birçok eserin ziyaret edilmesi yasaklanmış.
İçinde inşaat ustaları dolaşıyor!
Zaten ziyaret etmek isteyenlere de Hitit Baltasını “tamirat bitince görürsünüz” diyorlarmış!
İşe bakın: Anadolu’nun, Bergama’nın eserlerini asıl sahiplerinden saklıyorlar!
*
Tarihi eser kaçakçılığı bir arkeolojik olay değildir.
Hırsızlıktır! Suçtur’
Bir kentin, bir ülkenin tarihinin soyulmasıdır.
Hırsızlığı himaye edenler, çalıntı eserleri ellerinde tutanlar bu suça ortaktır!
Berlin’deki Pergamon Müzesi/Hapishanesi; “ister çalınmış, ister hediye edilmiş, bağışlanmış, ister satın alınmış” denilsin, “çalınma” sonucu yurt dışına çıkarılmış binlerce tarihi eserin saklandığı yerdir.
New York’ta Metropolitan Müzesi, Londra’daki British Museum, Paris’teki Louvre Müzesi, Boston’daki Fine Arts Museum ile birlikte Dünya’nın en büyük kaçakçılık merkezlerindendir.
“Bunun lamı cimi yoktur”!
Müze/Hapishanenin internetten data-base’ine (veri tabanına) girildiğinde Zeus Sunağı dışında kayıtları tutulmuş 2496 Bergama eserinin, 9543 antik eserinin kaçırılarak Pergamon Müzesi/Hapishanesine konulduğu görülür.
Bir de bunlara, Almanya’nın Berlin kayıtlarında çekinmeden “Prusya Kültür Malı/Mirası (Preußischer Kulturbesitz) denilmektedir.
Hitit Baltası ile ilgili verilerden anlaşıldığına göre, belki de kaydı açıklanmayan daha binlerce kaçak eser bu binanın nemli depolarında beklemektedir/çürümektedir.
*
“Hırsızlık, kaçakçılık, hediye, bağış, satın alma” gibi her ne gerekçeyle olursa olsun Berlin Pergamon Müzesi/Hapishanesinde tutulan Hitit Baltası, Zeus Sunağı gibi tüm Anadolu eserleri derhal geri verilmelidir.
Hitit Baltası kaçakçılığıyla ilgili oldukları hakkında açık belirtiler bulunan New York, Boston, Berlin Müzelerindeki diğer eşsiz Hitit eserleri de bunlara dahildir.
Tarihi eserlerimiz yapıldıkları topraklara geri dönmelidir.
Bu konuda toplumsal duyarlılık artmalıdır.
TC.Kültür Bakanlığı Kaçakçılık Daire Başkanlığının kaçırılmış tarih eserlerimizin geri getirilmesi için harcadığı çabalar, gösterdiği titizlik çok kıymetlidir, takdire şayandır.
*
Bütün bunlarla birlikte bu konularda susan üniversitelerimiz, arkeologlarımız, tarihçilerimiz de öz eleştiri yapmalı, kendilerini sorgulamalıdır.
Kendi ilgi alanlarının içine gömülmemeli, bilgilerini her yoldan paylaşmalı, tartışmalı, topluma aydınlatıcı açıklamalar yapmalıdır.
Deniz Akkurt, Halil Tekin, Nezih Başgelen gibi artık seslerini yükseltmelidir.
Hatta “bas bas bağırmalıdır”.
1989’dan beri Bergamalıların sivil davranışı; “Zeus Sunağı evine, Bergama’ya dönmelidir” çığlıklarına, amasız fakatsız katılmalıdır.
Kimden, neden korkulacak, çekinilecek ki!
Bakın bu çığlıklar nerelere ulaşıyor, ne gerçeklerin açığa çıkmasına yol açıyor.
Zaman Anadolu’nun yurt içinde ve dışındaki tarihi eserlerine sahip çıkma zamanıdır.
BERGAMA’NIN ZEUS SUNAĞI, SİVAS-ŞARKIŞLA’NIN BALTASI, ANADOLU’DAN KAÇIRILMIŞ TÜM ESERLER SOĞUK ve PUSLU BERLİN’E, LONDRA’YA, NEW YORK’A, BOSTON’A DEĞİL; GÜZEL BERGAMA’YA VE ANADOLU’YA AİT. MUTLAKA GERİ GELMELİ, EVİNE DÖNMELİDİR!
(Kaynak: Deniz Karakurt. Sivas-Kızılırmak Gazetesi. 15.11.2021 ve www.anlatılanötesi.com.tr 010.07.2024///Halil Tekin. Kültürel ve Doğal Mirası İzleme İnternet Platformu.21.07.2024/// J.D.Hawkins Ceromonial Axe. Online.Cambridge University Press.s.217///www.mfa.org///www.metmuseum.org)
Sefa Taşkın
18.08.2024
Dikili/İzmir