1979 yılında eşimin Filo Komutanlığı görevi nedeniyle, terörün en yoğun olduğu bir dönemde tayinimiz Malatya'ya çıkmıştı.
Hayatı boyunca Ankara'dan daha ileriye gitmemiş birisi için bu tayin bir sürü bilinmezlikler ve önyargılarla doluydu.
Orada dört yıl görev yaptıktan sonra, ağlayarak gittiğim bir yerden, ağlayarak döneceğim, nerede "Malatya, Malatya bulunmaz eşin" türküsünü duyduğumda özlemle burnumun direğinin sızlayacağını hiç düşünmezdim.
Doğunun her kentini gezdikçe, insanları aslı astarı olmayan söylemlerle, Sünni biri olarak ön yargılı olduğum Aleviliği tanıdıkça ön yargılarım çok değişti.
Aleviler, Hz. Muhammed’in son peygamber olduğuna, Ali Bin Ebu Talibin de veliliğine (ya da imamlığına) inanıyorlar.
Alevilik Hz. Muhammed'in ve Hz Ali'nin düşüncelerinin toplum inancına yerleşmesine ve ehli-beyt sevgisine dayanır.
Alevilik felsefesi Tanrı’nın birliği ve bunun en mükemmel parçası olan insanlığın kutsallığı üzerine kuruludur.
Alevilikte, ibadet bir araç, olgun insan olmak bir amaçtır.
İbadet etmek, oruç tutmak, namaz kılmak yetmez, eline, diline, beline sahip olmayan insanı sevmeyen, insanın yararına çalışmayan insanların ibadetleri de boşunadır.
Kur'an-ı Kerim en büyük ibadet insana hizmettir demez mi?
Alevi inancının temeli Hz. Muhammed ve Hz Ali sevgisine dayanır.
İster Alevi ol, ister Sünni ol, ikisinin de en büyük öğretisi Peygamberimizin emirlerine uymak, iman etmek, ilim öğrenmek, ibadet etmek, temiz olmak, haksızlıktan, kul hakkından korkmak, edepli olmak, kin ve bencillikten uzak olmak, insanı ve insana hizmet etmeyi sevmek, iyiliği esirgememek değil midir?
O zaman bu ön yargılar niye?
Osmanlı, Osmanlı diye tutturanlara söylemek isterim, en büyük Osmanlı anası Alevidir.
Malhun Sultan, Alevi Şeyhi Edabali'nin kızı, Osman Gazi'nin eşi, Orhan Gazi'nin annesi.
Osmanlı'yı Osmanlı yapan Viyana kapılarına dayanmasını sağlayan yeniçeriler Bektaşi idi.
Aleviler giderse birçok şey eksik kalır.
Aleviler giderse, Hacı Bektaşı Veli, Pir Sultan Abdal gider, Kul Himmet, Yunus Emre, Karacaoğlan Dadaloğlu Aşık Veysel, Aşık Mahsuni, Davut Sulari gibi daha nice rengimiz gider.
Artık Alevi ya da Sünni ayni topraklarda birbirimizin kültürünü, öğretilerini öğrenip uzlaşıp, ötekileştirmeden, ön yargılardan uzak kardeşçe, barış içinde yaşama günü.
Martin Luther King der ki "Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik. Ama bu arada bir şeyi unuttuk. Kardeşçe yaşamayı".
Eşi benzeri olmayan ülkemizde bin bir renklerimizle, birlik ve beraberlik içinde kardeşçe yaşayalım gitsin.