Yaşamakta olan için her doğan gün bir şeylere yeniden başlamak için bir şanstır.
Her sabah, farklılaşmak, bir şeyleri değiştirmek, acıları unutmak yerine mutlulukları koymak, hayata karşı güçlü durmak, yıkılan hayalleri yeniden kurmak, sevgiye, umuda kucak açmak için bir fırsattır.
Acı ve sıkıntılarımızla gömülmeyi tercih edebilir ya da kırık parçalarımızı onarmayı deneyebiliriz.
Yaşama bakar mısınız?!
Covid 19 yüzünden evden çıkamıyorduk, şimdi de evlerimize giremiyoruz.
Demek ki, ne sokaklar bizim, ne de evler bizim.
Artık bir gerçeği ister istemez kabul etmek zorundayız.
ÜLKEMİZ BİR DEPREM ÜLKESİDİR.
Yine herhangi bir zamanda ülkemizin herhangi bir yerinde depremle binlerce insanımız yine ölebilir.
Bu yüzden yaşadıklarımızdan ders çıkarmalıyız.
Evet deprem doğal bir afettir.
Onu durduramayabiliriz.
Olmasını engelleyemeyebiliriz.
Ama depreme dirençli, güvenli, depremin şiddeti ne olursa olsun yıkılmayacak, insanların diğer canlılarla birlikte mutlulukla yaşayabileceği yerleşim alanları yapabiliriz.
Bunu yapmak hiçte zor değil.
Akıllı, çağdaş, bilim ve tekniğe uygun bir yapılanma, her alanda siyasi düşüncesine göre seçilmiş değil, konusunda uzmanlaşmış kadrolarla bunu gerçekleştirilebiliriz.
Ülkede bütün uzmanlar, bilim insanları günlerdir kırılan fay hatlarını konuşuyoruz.
Yok burda mı, yok şurda mı fay hatları kırıldı, şu kadar sene sonra şurada fay hatları kırılacak.
Esas kırılan fay hattı değil ahlakımızdı.
Ahlaki ve etik değerlerimiz çöktüğü için bunca enkazın altında kaldık.
Yani insani değerlerin fay hattı kırıldığı için her şey yerle bir oldu.
Bu ülkenin esas ihtiyacı, ülkesini, insanını ve diğer canlıları seven her ne olursa olsun gerçeği söyleyecek, iyiyi, güzeli, doğruyu yapacak cesareti ve yüreği olan insanlardır.
Görevini iyi yapan, sorumluluklarını bilen, doğru iş ahlakına sahip insanlara ihtiyacımız var.
Yasayı uygulayacak kişilerin içinde insan ve hayvan sevgisi yoksa hırsları, egoları aklının önüne geçiyorsa bu zalimliktir, adaletsizliktir, ihanettir.
Allah'a giden yol sadece camiden oruçtan namazdan kısacası dinden ve imandan geçmiyor.
Bunlar Allah'a olan kulluk görevlerimizdir.
Allah'a giden yol bir başka insanın ve canlının durumuna empatiden, onun acılarına ortak olmaktan, onun elinden tutup kaldırmaktan, onun gözyaşlarını silmekten geçiyorsa mukaddestir.
Benim inancım odur ki bunları yapamıyorsan hepsi boştur.
Demokrasi içimizdeki tüm unsurların haklarını korumadığımız sürece tam işlemez.
Tüm seslere kulak vererek demokrasi hedefine ulaşır, ülke refaha kavuşur.
Bir araya gelmenin ve çeşitliliğin gücü ile her şeyi başarabiliriz.
Artık toparlanma sürecine geçmeliyiz.
Ünlü düşünür Mevlana'nın dediği gibi “doğanın iyilik melekleri empati, merhamet, aile, dostlar, ben değil biz olmaktır.”
Biz olacağımıza, yaraları saracağımıza, yüreğinizdeki insan sevgisine inanıyorum.
YAŞAM UMUTLARIMIZ HEP VAR OLSUN.
Serpil GÜLEÇYÜZ
Eğitimci-Yazar