Gazetecilik, bir tutku işi. 1977 yılında adım attığım bu meslekte tam 47 yılı geride bıraktım. O gün bugündür, fikir işçiliği yaparak hayatımı sürdürüyorum. 44 yaşımda emekli oldum ama yazmayı bırakmak aklımdan bile geçmedi. Bugün 65 yaşındayım ve hâlâ topluma bir faydam dokunur mu diye düşünüp kalemi elime alıyorum. Ancak bu yolculukta en büyük mücadelem, emeğin ve zamanın karşılık bulamaması oldu. “Aç ayı oynamaz” derler, ama biz gazeteciler, çoğu zaman karnımız aç da olsa kalemimizle koşmaya devam ederiz.
Bergama bölgesinde yarım asırdır elimde fotoğraf makinesiyle her çağırılana koşuyorum. Para yok, pul yok; yine de fikir işçiliğimden ödün vermiyorum. Tarafsızlığıma gölge düşürme korkusuyla kimsenin adamı olmadım, olmam da. Ama bu duruşun bedeli ağır. Gazetem olmadığı için reklam gelirinden faydalanamıyorum. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir gazeteci için bu, her zaman büyük bir handikap.
Eşim bir gün bana, "İşinin ünü var ama unu yok," dedi. Başta anlamadım, ama sonra düşündüm; gerçekten de öyleydi. Yarım asırdır bu işi yapıyorum, ama cebimde para, altımda araba yok. Sosyal medyayı bir mecra olarak kullanarak topluma fayda sağlamaya çalışıyorum. Çünkü bu meslek sadece bir geçim kapısı değil; bir yaşam tarzı, bir misyon.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ve Gerçekler
Her yıl 10 Ocak'ta yerel yöneticiler, gazetecileri bir araya toplar. Ancak o gün gazetecilerin yaşadığı sorunlar dile getirilmez. Bu günü her zaman tuhaf bulmuşumdur, ama yine de katılırım. Çünkü gazetecilik, ne kadar zorlukla yapılsa da hakkıyla yapılması gereken bir meslektir.
Bu yıl farklı bir şey oldu. Uzun zamandır tanıdığım bir meslektaşım, gazetecilerin yaşadığı iletişim sorunlarını dile getirdi. Belediye başkanlarına ulaşmanın zorluğundan, telefonların açılmamasından şikâyet etti. Bu durum, doğru bilgiye ulaşma ve haber yapma süreçlerini ciddi anlamda sekteye uğratıyor. Ben de bu meseleyi haber yaparak destek oldum. Umarım bu vesileyle gazetecilerle başkanlar arasındaki iletişim sorunu çözülür.
Yerel seçimler öncesinde ve sonrasında, başkanlara ulaşmak neredeyse imkânsız hale geldi. Dikili’de bir harita çalışması için belediyeye başvurdum ama kimseye derdimi anlatamadım. Bergama’da da benzer sorunlar yaşadım. Özellikle bir önceki Başkan'la çok sorunlar yaşadım telefonlarım açılmadı, mesajlara dönüş olmadı. Bu böyle sürüyor. Halbuki bir gazeteciye ulaşamayan başkan, halkına nasıl ulaşır?
Son Sözler
Sevgili belediye başkanları, gazeteciler de birer insandır. Onlara gereken değeri verin. Mesleğini hakkıyla yapanlara sahip çıkın. Yerel gazetecilerle çalışın, dışarıdan ajanslarla değil. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde bizi bir araya toplarken sorunlarımızı da dinleyin.
Unutmayın, gazeteciler her şeyi görür ve gözetir. Bazen bazı şeyleri görmezden geliriz, ama kuyruğumuza basıldığında bunu unutmamız mümkün değildir. Çünkü gazetecilik, hem gerçekleri yazmak hem de topluma ışık tutmak demektir. Ve bu ışık, asla sönmemelidir.