Tahsin TUNA / Bergama
Türkiye, kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış, tarih kokan bir coğrafyaya sahip. Bu topraklarda her taşın, her ağacın ve her mezarın bir hikâyesi var. Ancak geçtiğimiz günlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bergama Mezarlığı’nda başlattığı uygulama, “mezarlarımızın ve ölülerimize duyduğumuz saygının” ne kadar korunabildiği sorusunu gündeme getirdi.
Bergama Mezarlığı, yaklaşık 100 yıllık geçmişiyle sadece bir mezarlık değil; aynı zamanda bölgenin tarihini, kültürünü ve manevi bağlarını temsil eden bir alan. Ancak, mezarlık alanlarının dolması nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu alanı yeniden düzenlemek adına eski mezarları yıkıp yerine yeni defin işlemleri yaptığı iddiaları ciddi bir tepkiyle karşılandı.
Hukuki Zemin Var Ama Yeterli Mi?
Türkiye’de mezarların 25 ila 60 yıl sonra yeniden kullanılabileceğine dair yasal düzenlemeler bulunuyor. Ancak bu düzenlemelerin uygulanabilmesi için, ölen kişinin yakınlarının bilgilendirilmesi ve rızasının alınması şart. Bergama Mezarlığı’ndaki uygulamada ise bu şartın yerine getirilmediği ifade ediliyor. Oysa bir mezarın yıkılması ve yeniden kullanılabilmesi için yalnızca yasal prosedürlerin değil, toplumsal hassasiyetlerin de gözetilmesi gerekir.
İslam inancında mezarlara saygı ve ölen kişinin huzur içinde yatmasını sağlamak temel bir ilkedir. Bu nedenle, mezarların yeniden kullanımında dini ve etik değerler öncelikli olmalıdır. Ancak görünen o ki, Bergama’daki uygulamada bu hassasiyetler göz ardı edilmiştir.
Vatandaşın Tepkisi ve Büyükşehir Belediyesinin Tavrı
Vatandaşların bir kısmı bu durumu ölmüş atalarımıza saygısızlık olarak değerlendirirken, bazıları ekonomik gerekçelerle bu uygulamayı makul buluyor. Özellikle CHP’ye yakın çevreler, belediyenin bu girişimini yasal çerçevede değerlendirmekte; ancak farklı siyasi görüşlere sahip olanlar, uygulamanın etik açıdan kabul edilemez olduğunu savunuyor.
Vatandaşların tepkisinde haklılık payı var. Çünkü birçok bölgede eski mezarlıklara dokunulmazken, neden Bergama’da böyle bir uygulama yapıldığı sorusu yanıtsız kalıyor. Bu durum, insanların tarihine, kültürüne ve ölülerine sahip çıkma isteğini baltalayan bir uygulama olarak algılanıyor.
Bir Mezarlık Daha Kazanmak mı, Saygıyı Kaybetmek mi?
Eğer yer sıkıntısı gerekçe gösteriliyorsa, belediyenin yeni mezarlık alanları oluşturmak için alternatif çözümler üretmesi gerekirdi. Halkın dediği gibi, belediyenin mezarlık istimlak edecek kadar bütçesi yoksa bu görevi yerine getirmemesi gerekir. Bir mezarlık kazanmak adına ölülerimize saygıyı kaybetmek, toplumsal değerler açısından telafisi zor bir yaradır.
Saygı, Yasadan Önce Gelir
Yasal düzenlemeler, mezarların yeniden kullanımına olanak tanıyabilir. Ancak toplumun değerleri, inançları ve hassasiyetleri yasadan önce gelir. Mezarlıklar sadece defin alanları değil; aynı zamanda tarihimizin ve kültürümüzün birer parçasıdır. Ölülerimize saygı, aslında kendi geçmişimize ve geleceğimize duyduğumuz saygının bir yansımasıdır.
Bergama Mezarlığı’ndaki uygulama, yerel yönetimlerin bu konularda daha dikkatli ve şeffaf hareket etmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koydu. Vatandaşın tepkisi, bu konuda daha geniş bir toplumsal tartışmanın başlatılması gerektiğini gösteriyor. Ölülerimiz huzur içinde yatmayı hak ediyor, bizler de onlara bu hakkı teslim etmekle sorumluyuz.