İzmir'in büyükşehir belediye başkanı Dr. Cemil Tugay, son dönemde partisinin içinde demokratik yapıyı güçlendirme yolunda bence çok önemli adımlar attı. Sadece parti içinde değil, aynı zamanda yerel yönetimlerdeki bağımsızlık ve yetkinlik anlayışının daha da öne çıkmasının ne kadar önemli olduğunu her kesime gösterdi.
Başkan Tugay, özellikle parti içinde önemli bir isim olan Aykut Erdoğdu'ya genel sekreterlik koltuğunu teklif etmemekle CHP'nin uzun süredir unutulmuş bir geleneği olan bağımsız yerel yönetim anlayışını tekrar yeşerti.
Tugay, CHP genel başkan yardımcılığı ve milletvekilliği yapmış birisine emir veremeyeceğini ifade ederek bağımsız bir yerel yönetim anlayışının önemini yıllar sonra tekrar hatırlatmış oldu.
Bu davranış, sadece partisinin değil tüm İzmir'in başkanı olduğunun da bir ispatı niteliğini taşıyor. Yerel yönetimlerin partizanlık dışında, kendi vatandaşlarına hizmet etme ve kendi vizyonlarını ortaya koyma, gerçekleştirme potansiyeline sahip olması gerektiğini, İzmir'den tüm ülkeye göstermiş oldu.
Tugay'ın bu tutumu, önümüzdeki beş yıl boyunca İzmir'in yepyeni bir demokratik yol haritası çizeceğinin ve siyasi dinamiklerin içinde büyük değişimlere neden olacağının bir işareti olarak düşünülebilir.
Bu tutuma bizim baktığımız objektiften bakmayarak, yaşanan olayı bu denli kaleme almamı abartılı bulanlar olabilir, ancak bir başkanın genel başkanının talebine "maalesef yapamam" sözünü kullanması son yirmi yılda hiç görülmemiş bir durumdur.
Günümüzde bir emirle görevinden affını isteyenler varken, genel başkanının ricasına "ben genel sekreterimden memnunum" demek, gerçek liderlik ve büyük cesaret gerektiren bir tutumdur.
Bunu buradan yazıyorum bir kenara not olsun ……
İzmir'in yönetim anlayışında büyük bir değişimin startı verildi...
Ülke genelinde ise CHP Özgür Özel ile 40 yıldır üzerine yapışan tüm tozlardan kurtulmaya başladı...
Bu değişim, sadece İzmir'in değil, ülkemizin tüm yerel yönetimlerine umut veren bir örnek olabilir...(daha örnekleri görebiliriz)
Başkan Tugay, bağımsızlığın ve yetkinliğin İzmir'deki yeni sembolü olarak yükselir ve önümüzdeki dönemde şehrin ve ülkenin geleceği için umut verici başka liderlikliklere imza atabilir.