Seçim dönemleri, siyasetçilerin ve adayların halkla en yakın temas kurduğu zamanlardır. Belediye başkan adayları, seçim öncesi dönemde kapı kapı dolaşır, halkın sorunlarını dinler ve çözüm önerileri sunar. Seçmenlerin gözünde ulaşılabilir ve samimi bir profil çizerler. Ancak seçimler biter bitmez, bu erişilebilirliğin kaybolduğuna dair sıkça şikayetler duyarız. Telefonlar açılmaz, mesajlara cevap verilmez. Peki, bu hızlı değişimin sebebi ne olabilir?
Öncelikle, seçim sonrası dönemde belediye başkanlarının karşılaştığı yoğun iş yükünü anlamamız gerekiyor. Seçim vaatlerini hayata geçirmek, belediyeyi yönetmek ve projeleri uygulamak, yeni başkanların ana gündemi haline gelir. Bu yoğunluk, bireysel mesajlara ve çağrılara yanıt vermeyi zorlaştırabilir. Seçim kampanyası sırasında her bir seçmene ulaşmaya çalışan adaylar, artık daha geniş çaplı yönetim görevlerine odaklanmak zorundadır.
Bir diğer önemli neden, önceliklerin değişmesidir. Seçim kampanyası sırasında birebir temaslar birincil öncelik iken, seçim sonrası dönemde belediyenin işleyişi ve projelerin uygulanması öncelik haline gelir. Bu da, belediye başkanlarının seçim sürecindeki kadar erişilebilir olmamalarına yol açar. Bu değişim, seçmenler tarafından ilgisizlik olarak algılanabilir, ancak aslında görevlerin gerektirdiği bir dönüşümdür.
Ayrıca, belediye başkanlarının yeni görevlerinde ekip çalışmasına ve görev delegasyonuna daha fazla önem vermeleri de bu durumu açıklar. Bireysel iletişim yerine, belirli konular için oluşturulan ekipler veya danışmanlar aracılığıyla halkla iletişim kurmayı tercih ederler. Bu, daha verimli bir yönetim sağlamak amacıyla yapılan bir stratejik değişimdir.
Siyasetin doğasında, seçim döneminde seçmenlerle yakın ilişkiler kurmak ve seçim sonrası dönemde daha kurumsal bir yapı benimsemek yatmaktadır. Seçmenler için bu durum hayal kırıklığı yaratabilir. Ancak belediye başkanlarının yoğun programları ve değişen öncelikleri dikkate alındığında, bu değişim anlaşılabilir bir durum olarak değerlendirilebilir.
Seçimden sonra değişen yüzler, aslında yeni sorumluluklar ve artan iş yükünün bir sonucudur. Belediye başkanları, halka verdikleri sözleri tutmak için daha farklı bir çalışma düzenine geçmek zorunda kalırlar. Seçmenlerin, bu geçiş dönemini anlayışla karşılaması ve belediye başkanlarına destek olması, daha verimli bir yerel yönetim için gereklidir. Sonuçta, her iki tarafın da ortak amacı, daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir kent yaratmaktır.
Fakat bir de madalyonun diğer tarafına bakalım. Eğer bu değişimin sebebi "Nasıl olsa kazandım, artık kimseye ihtiyacım yok; 5 yıl boyunca seçimden önce konuştuklarıma ihtiyacım yok" şeklinde bir düşünce ise, bu durum onursuz bir tavır sergilemek demektir. Böyle bir yaklaşım, o liderin siyasetin tozlu tarihine karışacağının açık bir göstergesi olur. Seçmenlerin güvenini kaybeden liderler, bir sonraki seçimde halkın desteğini bulamayacaklardır.
Gerisi liderlere kalmış artık. Seçimden önce verdikleri sözleri tutarak güven tazelemek ve halkın desteğini sürekli kılmak, uzun vadeli siyasi başarı için kaçınılmazdır. Seçmenlerin beklentilerini karşılayan liderler, sadece seçim dönemlerinde değil, her zaman halkın yanında olan liderler olarak hatırlanacaklardır.