Konu kadın ve kadına şiddetin önlenmesi ise, çözüm aşağıdaki mesele ve problemlerin halledilmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını gerektirmektedir.
1.Kadına şiddeti uygulayanlar kimdir? Erkekler. O halde suçun failleri erkeklerdir ve Erkekler Eğitilmelidir. Bu suçu işleyen erkeklere de gereken cezalar verilmelidir.
2.Şiddete uğrayanlar ve mağdur olanlar kimdir? Kadınlar. O halde Kadınlarımız hem Korunmalı, hem de eğitilmelidir.
3.Erkekleri ve Kadınları eğitecek olan ve Kadınlarımızı Koruması gereken kimdir? Devlet. O halde devlet konu ile ilgili olarak gerekli Eğitim Programlarını Hazırlamalı ve Uygulamalıdır. Devlet aynı zamanda, kadınlarımızın korunması ile ilgili Yasal ve Acil Fiziki Koruma Tedbirlerini de almalı ve uygulamalıdır. Konu ile ilgili olarak okullarda verilecek olan derslerden ayrı olmak üzere eğitici film, tiyatro ve konferanslar ile de eğitim desteklenmelidir.
4.Kadın ve erkeklerden oluşan sosyal topluluklara halk dediğimize göre halkımız daha okul çağında iken eğitilmeli, kadına şiddet uygulanmamasının gereği eğitimle kişilere aşılanmalı ve öğretilmelidir. Bu eğitim ve öğretim işi devletten önce; AİLE - OKUL - ÖĞRETMEN - ÇEVRE ve STK’ların organik destek ve dayanışması ile yerine getirilmelidir.
5.Tüm bu eğitim ve koruma tedbirlerinin uygulanması esmasında “Devlet Yalnız Bırakılmamalıdır” Aile, Okul, Öğretmen, Çevre ve Sivil Toplum Kuruluşlarımız (STK)’ da koruyucu önlem ve tedbirlerin alınmasına yardımcı olmalıdırlar. Hiç değilse Şiddet Uygulayacağı Potansiyel olarak belli olan vatandaşlarımıza “Engelleyici, Uyarıcı, Eğitici ve İyi Yöne Sevk Edilebilme Konusunda” yardımcı olunmalı ve kişilerin bilinçlendirilmeleri sağlanmalıdır.
Kadına şiddet konusunu operasyon için masaya yatıralım. Konunun neresinde hangi hastalık var ise tespit edelim ve teşhisi koyalım. Teşhis zatından da bellidir. Tedavi aşamasına gelince, bu bünyeden hastalıklı organları cerrahi yöntemler ile çıkartalım, yerine doğru ilaç ve usuller ile sağlam ve sağlıklı organ ve aparatları yerleştirelim. Dert ve sorun zaten belli olduğuna göre operasyon heyetinin, yani bu konudaki eğiticiler ile tedbir alması gerekenlerin işi kolaylaşacaktır.
Konunun masaya yatırılmasını müteakip, sonsuza kadar sürecek olan uzun vadeli tıbbi, sosyal ve psikolojik tedaviye “Bu Konudaki Eğitime” derhal başlayalım. Bundan böyle uygulamamız ve dikkat etmemiz gereken önleyici tedbirleri tespit ederek “Uygulamaya Koyalım ve İşe Koyulalım”
Kadına şiddet konusu bu gün ortaya çıkmadı, sorun yıllardır var ve ortada, her gün TV kanallarında ve gazete manşetlerinde görüyor ve duyuyoruz. İçimiz sızlıyor ve üzülüyoruz. Bu konudaki insafsızlığı ve vicdansızlığı, hatta bu canavarlığı nasıl yapar, nasıl yaparsın, hiç mi merhamet ve acıma duygusu yoktu bu adamın içinde diye hepimiz “Feryat Ediyoruz”
Artık halkımız ve vatandaşlarımız olayları pozitif değerlendirmelerle izliyor. İstatistik yapıyor ve bir yılda, bir ayda kaç kadın şiddete maruz kaldı ve bu olaylarda kaç kadınımız hayatını kaybetti onu araştırıyor, soruyor ve sorguluyor, “Neden” diye feryat ediyor. Geçen hafta bir TV programındaki sunucu, son bir yılda kadına şiddetten kaybettiğimiz kadın sayısının 370’in üzerinde olduğunu söyledi.
Şiddete uğrayan kadınlarımızın sayısının artan miktar ve oranlara yükselmesine “Artık Yeter ” diyoruz. Bu çağda ve bu devirde bu acıyı ve üzüntüyü milletçe kabullenemiyoruz. Bu durum TÜRK MİLLETİ’nin ASALETİNE de hiç mi hiç yakışmıyor.
Keza halkımız, yaşanan bu üzücü, vahşet ve dehşete düşüren olaylardan sonra faillerin gerekli ve yeterli cezayı alıp almadığını da denetliyor ve değerlendiriyor. Faillerin salıverilmesine, iyi hal indirimi ile cezanın azaltılmasına, sonuçta yeterli cezanın verilmeyişine de öfke duyuyor.
Millet olarak kendimizi bu konuda modern, uygar ve muasır dediğimiz millet ve devletler ile kıyaslayalım. Mesela Fransa, İngiltere ve Almanya ile kıyaslayalım. Onlarda kadınlara şiddet konusunun olumsuzluk oranı % kaçtır? Bunu hiçbir istatistikî değere bakmadan, hiç yoktur veya çok azdır diye cevaplayabiliriz.
Atatürk Türkiye’sinde ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet idaresindeki Türk vatandaşlarımızı geri kalmışlığın simgesi olan Arap, Afrika ve benzeri geri kalmış ülkeler ile kıyaslamak gibi bir hataya asla düşmeyelim. Bizim için Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi muasır medeniyet seviyesi ve onun üstü emsal gösterilebilir. Eğer bu oran kıyasladığımız bu güzel ülkelerde hiç yok veya çok az bir yüzde oranında ise akla gelen ve bizde eksik olan nedir? Eksik olanı araştırmalıyız.
***Örnek alıp kıyaslama yaptığımız o ülkelerin halkı, Atatürk’ümüzün Bütünleyici İlkelerinden birisi olan “İNSAN ve İNSANLIK SEVGİSİ” ile yetişmiş ve yetiştirilmiş demektir. Bizimde bu güzel ülkelerin seviyesine gelebilmemiz için acilen yapmamız gerekenler vardır. Bunlar; Millet, Devlet, Halk ve Vatandaşlar tarafından öncelikli olarak ve müştereken yapmamız gereken görevlerdir.
Ölümle sonuçlanan aşağıdaki olaylar ile teferruatlı iş ve faaliyetleri hallettikten hemen sonra “Gerekli Tedbirlerin Alınmasına” bir an önce başlamalıyız. Ölüm ile sonuçlanan olaylarda, annenin geride bıraktığı çocukların bakımı ve koruma altına alınmasında da devletimize büyük görevler düşmektedir.
Şiddetten sağ veya yaralı kurtulan kadınlarımızın ve vatandaşlarımızın bakım ve tedavileri ile iskân ve iaşeleri devletçe sağlanmalıdır. Yeniden şiddete maruz kalmamaları için sığınılacak bir yer veya kurum arayışlarında yine DEVLET KAPISINA müracaatlarının halkımıza öğretilmesi gerekmektedir.
***Görülüyor ki, Kadına Şiddet ve bu şiddetin önlenmesi konusu, toplumumuzun “Kanayan Bir Yarasıdır” Konu ile ilgili olarak alınması gereken “Tedbirler” aşağıda sıralanmıştır.
KADINA ŞİDDETİN ÖNLENMESİ İÇİN ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
1.GENEL: Kanayan her bir yaranın öncelikle kanamasının durdurulması gerekir. Tampon ve Turnike gibi benzer fiziki tedbirlerin uygulanması başlangıçta fayda sağlasa bile, bir an önce gerekli ve köklü tedbirler alınmalıdır. Yaraların pansuman tedbirleri ile iyileşmesini beklemek ve konuyu sürüncemede bırakmak kesinlikle yanlıştır, bu bilinç hepimizde yer etmelidir.
2.Bu ve benzer tedbirleri sıralamaktan ziyade, köklü çözüm tedbirleri almak, eğitim dâhil uygulamak ve bu uygulamaları hayata geçirmek şarttır. Bu maksatla kişilere; Yaşama Hakkı, Kişi Hürriyeti, İnsan Hakları, İnsan ve İnsanlık Sevgisi, Toplum Kurallarına ve Yasalara Uyma, Sosyal Hayattan ve Yaşamaktan Zevk Almak gibi konular çok iyi öğretilmelidir.
***Bu konuda; Aile, Okul ve Çevre ile STK’ların Pozitif Değerler Manzumesinden Azami Şekilde İstifade Edilmelidir.
3.Vatandaşlarımıza Sevgi, Saygı, Aşk ve Muhabbet, Şefkat Gösterme, Kucaklama ve Kişiyi Bağrımıza Basma, Doğa Sevgisi ve Doğanın Güzelliği, Güzellik, Estetik ve Güzel Sanatlar ile Nezaket, Kibarlık ve Sosyalleşme konuları ile Şiir, Sanat ve Edebiyat sevgisi aşılamak gerekmektedir.
4.Bunlara ilaveten Vicdan ve Vicdan Muhasebesi, İnsaf ve Merhamet ile Yardımlaşma ve Yardım Etme, Dostluk ve Arkadaşlık gibi kavramların öğretilmesi ve geliştirilmesi gerekir. Arzum odur ki; Önleyici Tedbirler İle İlgili Olarak sıralanan bu maddelerin 5, 6 , 7 …gibi uzayıp gitmemesidir.
Yeter ki, eğitimlerde bu konuları en güzel şekilde programa koyarak işleyip, öğretelim.
Toplum olarak bizi yaralayan ve devamlı üzen “Kadına Şiddet” konusunun artık son bulması için fert ve devlet olarak tüm görevlerimizi eksiksiz olarak yerine getirelim. Huzurlu günlere bir an önce kavuşmak dilek ve temennilerimle sağlıcakla kalın. 27 KASIM 2024
Muharrem KAYNAK