casino siteleri slot siteleri
bahis siteleri canlı bahis siteleri

Vekalet Savaşları: Suriye Örneği ve Ortadoğu’nun Kalbindeki Çatışmalar

EGE HABERLERİ 02.12.2024 - 10:28, Güncelleme: 02.12.2024 - 10:28 301 kez okundu.
 

Vekalet Savaşları: Suriye Örneği ve Ortadoğu’nun Kalbindeki Çatışmalar

Ata Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu Umut Tutcu, Suriye’deki gelişmeleri “Vekalet Savaşları” bağlamında değerlendirdi. Tutcu, bu çatışma biçiminin Suriye’de somut bir örnek oluşturduğunu ifade ederek süreci tarihsel ve güncel dinamikler üzerinden yorumladı.
Umut Tutcu;  “Vekalet Savaşları’nın” en canlı örneği olarak Suriye’yi örnek göstersek, herhalde yanlış olmayacaktır. Nitekim 2011 yılından bu yana Ülke çapında savaş durumu ve bölünmüşlük devam etmekte, Bölgesel ve Küresel aktörler açısından Suriye her geçen gün önem kazanmaktadır. Eğer Afganistan'ı İngilizlerin deyimi ile Asya'ya Ortadoğu'dan açılan bir göz olarak değerlendirirsek, Suriye'yi de Ortadoğu'nun kalbi olarak görmemiz abartılı olmayacaktır. Ne var ki Suriye'de gelişmeleri anlamanın en birinci gereği savaş norm ve biçimlerinin büyük ölçüde değiştiğini kabul etmekten ileri geliyor. Nitekim Soğuk Savaşın bitimine doğru ivme kazanan savaş formunda ki değişimler; hiç olmadığı kadar radikal boyutlara ulaşmış, çatışma biçimleri de farklılık kazanmıştır.  Buna bağlı olarak  Konvansiyonel (geleneksel) savaş biçimi büyük ölçüde de yerini "Vekalet Savaşları’na" bırakmıştır diyebiliriz.  Suriye'ye tekrar dönecek olursak; Devlet dışı aygıtlar olmak üzere bir çok Siyasi Aktörün çıkarlarının Suriye ekseninde çatıştığını gözlemlemekteyiz. diyerek, sözlerine devam eden Tutcu; çatışmanın ana ekseninde kabaca; Şia Doktrini, onun karşısında İsrail İrredantizmi, bir tarafta ise yaşam mücadelesi vermeye çalışan Rejim ve ortağı Kremlin...Buna ek olarak ABD destekli Fırat'ın Doğusunda palazlanan Kürt Siyasi ve Silahlı gücünü de yadsımamak gerekiyor.  Dedi. Umut Tutcu; Halep'te yaşanan gelişmeleri anlamak adına gelin çok kısa tarihsel ipuçlarına bakalım.! Diyerek sözlerine devam etti  Her şeyden önce Suriye'nin Arap Milliyetçiliği düzleminde önemli bir ülke olduğunu kabul etmek gerekiyor. Nitekim Bâas (Arap Milliyetçiliği) nin temelini atan Sosyolog Mişel Eflak Suriyeli olup, bir çok Milliyetçi hareketin temeli de yine Suriye'de atılmıştır. Ömrü her ne kadar kısa olsa bile 1958 yılında kurulan Suriye - Mısır Arap devletini örnek  gösterebiliriz. Bir dönem Ülke'de Milliyetçilik bir tutunum ideolojisi olarak görünse de Suriye'nin gerek Mezhepsel ve etnik açıdan parçalı oluşu, gerekse Bölgesel ve Küresel aktörlerin çıkarları süreci zorlaştırmaktadır. Bu parçalı yapıyı fırsat bilen İsrail'inde Altı Gün savaşlarında (1967) işgal ettiği Golan tepelerini resmen ilhak ettiğini biliyoruz. 2011 Arap Baharı ile 2016 arasında Suriye özelinde çok kanlı çatışmalar ve el değiştirmeler yaşansa da 2016'dan bu yana Bölge de statik bir durum söz konusu idi. Şam Kurtuluş Heyeti (HTŞ) Bu tarihten itibaren ilk defa Radikal anlamda fitili ateşleyen Sünni kökenli HTŞ'nin ( Şam Kurtuluş Heyeti) Halep'i 28 Kasım tarihinde kuşatması  ve bu bağlamda Rejime bağlı ordularında çekilmesi bunu takip etti. Süreç her ne kadar aydınlanmamış olsa da "Suriye'de Yaşanan bu Savaş ABD ve Rusya'nın neredeyse diş dişe geldiği bir Vekalet savaşı olarak görülmelidir" Bölgede yalnız PYD ve Kürt unsurlar ile bir meşruiyet kurulamayacağını gören ABD; nüfusun çoğunluğunu temsil eden Sünni Araplara ve onların Milis Kuvvetlerine yönelmiştir. Bir taraftan Ukrayna özelinde Rusya'ya Cephe açarken diğer taraftan açıkça Suriye kartını da kullanmaktan çekinmemektedir. Nitekim Moskova her ne kadar Şam Rejimine desteğini yinelese de Esad Rejimi Halep'te yalnız kalmıştır. Tüm bu değerlendirmeler ışığında henüz keskin değerlendirmeler veya saptamalar yapmak güç görünüyor ama görünen çok açık bir şey var ki; ABD açısından şu aşamada en kritik olan İran ve Rus destekli Beşar Esad Rejiminin, bir an önce yıkılması gerektiğidir. Önümüzde ki süreç; şüphesiz varoluşsal temeli bu sorunlar üzerine kurulu olan İsrail'i yakından ilgilendirmekte, bu anlamda Ortadoğu'da sürdürdüğü yayılmacılığını güvence altına alma isteğini kamçılamaktadır.   UMUT TUTCU Ata Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı İzmir Ege Alsancak Koleji mezunu olan Umut Tutcu; Lisans eğitimini Yakın Doğu  (Lefkoşa KKTC) Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında tamamladı. Realizm, Uluslararası Güvenlik, Ortadoğu ve Kafkasya’nın Siyasal yapısı üzerinde Bilimsel araştırmalarını yoğunlaştıran Tutcu; Siyaset Bilimi ana dallarında ve Sosyoloji alanında Makale yazımlarını sürdürmektedir.
Ata Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı ve Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler mezunu Umut Tutcu, Suriye’deki gelişmeleri “Vekalet Savaşları” bağlamında değerlendirdi. Tutcu, bu çatışma biçiminin Suriye’de somut bir örnek oluşturduğunu ifade ederek süreci tarihsel ve güncel dinamikler üzerinden yorumladı.

Umut Tutcu; 
“Vekalet Savaşları’nın” en canlı örneği olarak Suriye’yi örnek göstersek, herhalde yanlış olmayacaktır. Nitekim 2011 yılından bu yana Ülke çapında savaş durumu ve bölünmüşlük devam etmekte, Bölgesel ve Küresel aktörler açısından Suriye her geçen gün önem kazanmaktadır.
Eğer Afganistan'ı İngilizlerin deyimi ile Asya'ya Ortadoğu'dan açılan bir göz olarak değerlendirirsek, Suriye'yi de Ortadoğu'nun kalbi olarak görmemiz abartılı olmayacaktır. Ne var ki Suriye'de gelişmeleri anlamanın en birinci gereği savaş norm ve biçimlerinin büyük ölçüde değiştiğini kabul etmekten ileri geliyor. Nitekim Soğuk Savaşın bitimine doğru ivme kazanan savaş formunda ki değişimler; hiç olmadığı kadar radikal boyutlara ulaşmış, çatışma biçimleri de farklılık kazanmıştır. 
Buna bağlı olarak  Konvansiyonel (geleneksel) savaş biçimi büyük ölçüde de yerini "Vekalet Savaşları’na" bırakmıştır diyebiliriz. 
Suriye'ye tekrar dönecek olursak; Devlet dışı aygıtlar olmak üzere bir çok Siyasi Aktörün çıkarlarının Suriye ekseninde çatıştığını gözlemlemekteyiz. diyerek, sözlerine devam eden Tutcu; çatışmanın ana ekseninde kabaca; Şia Doktrini, onun karşısında İsrail İrredantizmi, bir tarafta ise yaşam mücadelesi vermeye çalışan Rejim ve ortağı Kremlin...Buna ek olarak ABD destekli Fırat'ın Doğusunda palazlanan Kürt Siyasi ve Silahlı gücünü de yadsımamak gerekiyor. 
Dedi. Umut Tutcu; Halep'te yaşanan gelişmeleri anlamak adına gelin çok kısa tarihsel ipuçlarına bakalım.! Diyerek sözlerine devam etti 
Her şeyden önce Suriye'nin Arap Milliyetçiliği düzleminde önemli bir ülke olduğunu kabul etmek gerekiyor. Nitekim Bâas (Arap Milliyetçiliği) nin temelini atan Sosyolog Mişel Eflak Suriyeli olup, bir çok Milliyetçi hareketin temeli de yine Suriye'de atılmıştır. Ömrü her ne kadar kısa olsa bile 1958 yılında kurulan Suriye - Mısır Arap devletini örnek  gösterebiliriz. Bir dönem Ülke'de Milliyetçilik bir tutunum ideolojisi olarak görünse de Suriye'nin gerek Mezhepsel ve etnik açıdan parçalı oluşu, gerekse Bölgesel ve Küresel aktörlerin çıkarları süreci zorlaştırmaktadır. Bu parçalı yapıyı fırsat bilen İsrail'inde Altı Gün savaşlarında (1967) işgal ettiği Golan tepelerini resmen ilhak ettiğini biliyoruz. 2011 Arap Baharı ile 2016 arasında Suriye özelinde çok kanlı çatışmalar ve el değiştirmeler yaşansa da 2016'dan bu yana Bölge de statik bir durum söz konusu idi.
Şam Kurtuluş Heyeti (HTŞ)
Bu tarihten itibaren ilk defa Radikal anlamda fitili ateşleyen Sünni kökenli HTŞ'nin ( Şam Kurtuluş Heyeti) Halep'i 28 Kasım tarihinde kuşatması  ve bu bağlamda Rejime bağlı ordularında çekilmesi bunu takip etti. Süreç her ne kadar aydınlanmamış olsa da "Suriye'de Yaşanan bu Savaş ABD ve Rusya'nın neredeyse diş dişe geldiği bir Vekalet savaşı olarak görülmelidir" Bölgede yalnız PYD ve Kürt unsurlar ile bir meşruiyet kurulamayacağını gören ABD; nüfusun çoğunluğunu temsil eden Sünni Araplara ve onların Milis Kuvvetlerine yönelmiştir. Bir taraftan Ukrayna özelinde Rusya'ya Cephe açarken diğer taraftan açıkça Suriye kartını da kullanmaktan çekinmemektedir. Nitekim Moskova her ne kadar Şam Rejimine desteğini yinelese de Esad Rejimi Halep'te yalnız kalmıştır.
Tüm bu değerlendirmeler ışığında henüz keskin değerlendirmeler veya saptamalar yapmak güç görünüyor ama görünen çok açık bir şey var ki; ABD açısından şu aşamada en kritik olan İran ve Rus destekli Beşar Esad Rejiminin, bir an önce yıkılması gerektiğidir.
Önümüzde ki süreç; şüphesiz varoluşsal temeli bu sorunlar üzerine kurulu olan İsrail'i yakından ilgilendirmekte, bu anlamda Ortadoğu'da sürdürdüğü yayılmacılığını güvence altına alma isteğini kamçılamaktadır.

 

UMUT TUTCU
Ata Parti İzmir İl Başkan Yardımcısı
İzmir Ege Alsancak Koleji mezunu olan Umut Tutcu; Lisans eğitimini Yakın Doğu  (Lefkoşa KKTC) Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında tamamladı. Realizm, Uluslararası Güvenlik, Ortadoğu ve Kafkasya’nın Siyasal yapısı üzerinde Bilimsel araştırmalarını yoğunlaştıran Tutcu; Siyaset Bilimi ana dallarında ve Sosyoloji alanında Makale yazımlarını sürdürmektedir.

İzmir HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.