Yüreği dev adam Sanatçı Ercan Kubaş'ın Hayat Hikayesi
Yüreği dev adam Sanatçı Ercan Kubaş'ın Hayat Hikayesi
Bu, sadece fiziksel bir savaş değil; ruhsal, kalbiyle savaşan bir insanın hikayesi.
Birçok insan için sadece bir tarih, sadece bir gün. Ama benim için her 3 Aralık, hayatımın bir parçası oluyor. Çünkü ben, engelleri aşmak için sadece bedensel olarak değil, her an, her gün ruhumla da mücadele ediyorum. Belki ayaklarım yok, ama kalbim var. Ve o kalp, her zorlukla biraz daha büyüyor, biraz daha güçlü hale geliyor.
Benim en büyük desteğim, eşim Aysun. O, her zaman yanımda durdu, beni asla yalnız bırakmadı. Birlikte her zorluğu aştık, birlikte hayata tutunduk. Onun varlığı, bana her gün yeniden doğma gücü verdi. Bazen gözlerimden süzülen yaşları gördü, bazen belki o da yorgundu ama hep birlikte, her engeli aştık. Aysun, bana sadece bir eş değil, en büyük yol arkadaşı oldu.
Onunla, "Hayatın Gerçekleri" adlı tiyatro oyununu sahneye koyduk, hep birlikte büyük bir projeye imza attık. Oyunla, engellilere karşı olan duyarsızlığı herkesin gözüne soktuk. Ama en büyük ödülümüz, sahneye çıktığımızda birbirimize duyduğumuz güven ve sevgi oldu yağmur ve damla benim en değerli hazinelerim, en kıymetli varlıklarım. O küçük elleriyle beni hep sarıp sarmaladılar. Zorlukları birlikte yaşadık.
Yağmur, o minicik yaşında, "Engelliyse engelli ne yapayım?" diyerek, engelliliği sadece bir kelime olarak değil, bir anlam olarak kabul etti. Onlar, benim kalbimi hep güçlendiren, her adımımda yanımda olan meleklerim. Damla ve Yağmur, benim için sadece çocuklarım değil, en büyük ilham kaynağım. Onların gözlerindeki sevgiyle, her engeli aşmak için daha çok mücadele ediyorum. Her gün, biraz daha umutla büyüyorlar. Onlar, dünyada gördüğüm en büyük güzellik. İki küçük yürek, bana hayatın anlamını gösteriyor.
6 Şubat'taki depremde, yardım edebilmek için bölgeye gitme kararı aldım. Kimse bana gitmem gerektiğini söylemedi. Ama kalbimde bir şey vardı; bu dünyada engelli olmak, bir insanın yardım etmesine engel olmamalıydı. Ayaklarım yoktu ama kalbim vardı. İnsanın kalbini her şeyden önce kullanması gerektiğini biliyordum. Deprem bölgesine gittiğimde, herkes beni gördü. O an, bacaklarımın eksik olduğunu bilerek oraya geldiğimi görenler, içten içe takdir ettiler. Ama ben sadece bir şey hissettim: Hangi bedende olursak olalım, yardım etme gücümüz her zaman var. Benim engelim bedenimde değil, ruhumdadır.
Her bir adımda, kalbimi insanlığa adadım ve Yağmur ile Damla… Kızlarım, henüz küçücük bedenleriyle, büyük bir kalp taşıyorlar. Deprem bölgesinde, her ikisi de birikmiş harçlıklarıyla yardıma koştu. Su, süt, mama ve bez aldılar ve bunları ihtiyaç sahiplerine göndermek için ellerinden geleni yaptılar. O kadar saf ve samimi bir yardımseverlikti ki, kalbimi gururla doldurdu. Onlar, dünyada gördüğüm en büyük güzellik. Sevgi, umut ve yardımlaşma; onların gözlerinde hayat buluyor. Kızlarım, zorluklara rağmen hep güç verdiler ve ben her gün onlardan daha fazla ilham alıyorum. Yağmur ve Damla, gözlerindeki ışıkla her gün bana güç veriyorlar. O küçücük bedenlerinde, dünyaya bakışlarıyla dev bir kalp taşıyorlar. Benim için en değerli şey, onların mutluluğu. Onlar için her zorluk kolay, her engel aşılabilir. Çünkü onları engeller değil, sevgi, fedakarlık ve mücadele büyütüyor.
Ve bir şey daha... Engellileri görmezden gelmeyin. Sadece 3 Aralık değil, her zaman varız. Biz engelliler, toplumu oluşturan bir parça, bu dünyanın bir parçasıyız. Bizim de sesimiz var, bizim de duygularımız var. Hep birlikte, her zaman, her koşulda bizim varlığımızı kabul edin.
Her zaman sevgiyle, insanlıkla birbirimize uzanalım ve engelleri aşalım. Dünya Engelliler Günü 3 Aralık, ama ben her zaman bir engelliyim. Ama bu engellerin, ruhumda, kalbimde bir anlamı var. Bu dünyada sevgiyle, insanlıkla, kalp kırmadan ve insanları yaralamadan, bir adım daha atabilmek.
Bu, benim hayatta en çok değer verdiğim şey. Engeller, bizi durduramaz. Çünkü sevgi ve umut, her zaman her şeyin önündedir.
Sevgi ve saygılarımla
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.